Bu Ne Terbiyesizlik..!

Bu Ne Terbiyesizlik!

 

“Sayın Başbakan Erdoğan,


Size, son günlerde Türkiye'de artan Yahudi karşıtı gösterilerden duyduğumuz derin endişeyi anlatmak için yazıyoruz.


Pek çok olay bizde sıkıntı ve üzüntü yaratıyor. İsrail Konsolosluğu önünde Yahudilere nefret yağdırılıyor. İstanbul'un her yerindeki panolarda Yahudi karşıtı sloganlar yer alıyor. İstanbul Üniversitesi yakınlarındaki bir mağazanın camına 'Sahibi Yahudidir bundan alış veriş yapmayın' yazılı bir poster asılıyor. İzmir sinagoguna yapılan saldırı kentteki tek sinagogu da neredeyse kapatılma noktasına getirdi.


Hükümetinizin Gazze politikası ve sizin son dönemdeki çok sert ifadelerinizle hemfikir değiliz. Çatışmanın sorumluluğunun Hamas'ta olduğuna ve İsrail'in kendini savunma hakkını korumaya mecbur olduğuna inanıyoruz. Ama yine de, bu tip fikir ayrılıklarının ne Türkiye'de ne de başka bir yerde anti-Semitizm üzerinden yansıtılması haklı kılınamaz.


Türkiye yüzyıllardır Yahudilerin yaşadığı bir toprak olmakla haklı olarak övünür. Ama bugün Türkiye'deki Yahudi dostlarımız kendilerini kuşatılmış ve tehdit altında hissediyorlar. Ülkede yükselen anti-Semitizm ile resmi makamların ortamı alevlendiren söylemleri arasında bir bağ olduğu ortada.
Türkiye'nin bölgesindeki önemli rolünü anlıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti ile derin geçmişi olan bir dostluğumuz ve Hükümetiniz ile olan ilişkimize de büyük değer veriyoruz. Daha önceleri anti-Semitizm'i 'insanlık suçu' sayan görüşlerinize binaen, derin endişelerimizi bildiriyor ve bu nahoş gelişmeleri bilginize sunuyoruz.


Saygıyla”

ABD'nin en güçlü 5 Yahudi örgütünün hazırlamış olduğu ve yukarıda tam metnini verdiğimiz mektupta neredeyse Yahudiler kendilerini ak sütten çıkmış ak kaşık yapacaklar.

Bebek, çocuk, kadın ve yaşlı demeden 1.300 Müslüman katledilmiş, binlerce insan yaralanmış, 100 bin insan evsiz kalmış, 400 bin aileye su ulaştırılamamış, yüzlerce çocuk delirme safhasına gelmiş, kısacası oradaki yıkım bir depremin on katı kadar olmuş bunda hâlâ Yahudiler kendilerini suçlu bulmuyorlar.

Bu manzara karşısında hangi Müslüman sessiz durabilir?

 Sen hangi Müslüman'a dur diyebilirsin?

Bizler Selahaddin Eyyübi'nin torunlarıyız.

Sizler tarihi gerçeklerden anlamazsınız ya da anlamamazlıktan gelirsiniz ama bilmeyenlerimize ve içimizdeki Yahudilere kapak olsun diye bazı tarihi gerçeklerden bahsedelim.

2 Ekim 1187 tarihinde Selahaddin Eyyübi ve ordusu Kudüs'ü fethettiği zaman İngiliz Tarihçi Karen Armstrong Holy War adlı eserinde “orada bir tane hıristiyanın bile öldürülmediğini, şehirde yağma yapılmadığını, esirleri serbest bırakmak için istenen fidyelerin son derece düşük tutulduğunu, şehirdeki Hıristiyanlar hariç Yahudilere bile son derece adil davranıldığını ve böylece Kudüs'te özlenen barış ve huzurun sağlandığını” ifade eder.

Hatta fetihten sonra kenti ziyaret eden İspanyol asıllı Yahudi şair Yuda Al-Harizi bir eserinde duygularını şöyle dile getirmiştir;

“Tanrı, kutsal yerin Esav`ın oğullarının elinde kalmayacağına karar verdi ve İsmailoğulları`nın prensi, temkinli ve cesur bir kişi olan Salahaddin`in ruhunu uyardı: O da ordusu ile Yeraşalayim`i zaptetti ve tüm Efraimoğullarını kabul edeceğini bildirdi. Şimdi barışın huzurunda yaşıyoruz...”

Haçlı seferleri başladığında Papa II. Urban Hıristiyanları Müslümanlara karşı kışkırtmış, yolda buldukları tüm Arapları ve Türkleri öldürmüşler hatta Yahudilerin kutsal mabetlerini tahrip ederek, şehrin sinagogunda saklanan Yahudileri yakmışlardır. Hıristiyanlar Kudüs sokaklarındaki Yahudiler ve Müslümanlar olmak üzere toplam 70.000 kişiyi üç gün süre boyunca katlederek bazı askerlerin ayak bileklerine kadar kan gölü haline gelmişti.

Tarihi gerçekler apaçık meydandayken bizim Türk tarihinde hiçbir zaman bir gayri Müslime haksız yere fiske vurulmamış.

Hatta gayri Müslimler mahkemede Türkler ile aynı haklar altında yargılanmışlardır.

Hal böyleyken Yahudilerin böyle bir mektup yazmaları hem terbiyesizlik hem de bir gözdağı vermektir.

Asıl bizi üzen böyle bir olaya sözde (!) bir Türk gazetesinin maşa olmasıdır.

Demek ki bizim tavrımız sadece Siyonistlere değil içimizdeki Yahudilere de olmalıdır.

Sadece Yahudi mallarına değil Yahudi borazanlığı yapan medyaya da boykot yapmalıyız.

Eğer onların borazanlığına göz yumarsak bir gün ellerinde tokmak oluruz da Allah'a hesap vermekte epey zorlanırız.

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.