Murat KARAKOYUNLU

Murat KARAKOYUNLU

CENEVRE'DE İNSANLIK KONUŞULSA KEŞKE

Acının tarifini bilen var mı içinizde. Yaranın, can yakılmasının.

Üzerinde santim santim kül tablası gibi sigara söndürülen, Jiletle etleri doğranan, tekmelenen, küfredilen, yüzüne pislenilen, kemikleri kırılan, tecavüz edilen, şerefi, haysiyeti, onuru ayaklar altına alınan, çırılçıplak dolaştırılan, soğukta, ayazda bırakılan, aç köpekler üzerine saldırtılan, zincirlenen, parmakları, kulakları kesilen, eşi, dostu, arkadaşı, çocuğu, karısı, kızı karşısında hayasızca aşağılanan var mı aranızda?

Var mı aranızda ihanetin, nefretin, öfkenin, esfeli safilinin vücutlaşmış halini gören. 55 bin fotoğrafta 15 bin insan bu okuduklarınızı yaşadı. Daha vahşilerini de yaşadılar hatta. Ama dahasını  yazarken titredi elim. İçim almadı. Yüreğim kaldırmadı. İnsanlığımdan utandım.

Acı ne biliyor musunuz siz?

Suriye, şurada yanı başımızda kapı komşumuz bizim. Dinleri önemli değil ama müslüman kardeşlerimiz hem de. Hani Güneydoğulu 'vatan'daşlarımızın bir kaç yıl önce sınırdan her gün girip çıkıp konuştukları alış veriş yaptıkları insanlar. Sadece bir tel örgü ile zamanında ayrı bırakıldığımız birbirimizden. Hani karayolu ile Umre'ye giderken sınırlarından geçtiğimiz. Hani Halep, Şam.
İnsanlığından utananlara sesleniyorum. İçim acıyor benim, canım yanıyor. Vicdanım altüst oluyor. Bugün sokakta, alışveriş merkezinde, komşu gezmesinde olan anne. Pusette taşıdığın bebeğin o küçücük ellerini uzandığında sana, tutamadığını düşünsene bir. Sütünün kesildiğini, onu emziremediğini, mama bulamadığını düşünsene.

Koşup terleme diye arkasından seslendiğin oğluna, zalimlerden kaçsın diye daha hızlı koş oğlum, n'olur, yalvarırım daha hızlı koş dediğini düşünsene. Biraz hava soğuduğunda üşüdüm diyen yavruna montunu giy tavsiyesinde bulunan baba. Çırılçıplak bırakılmışken sen, çırılçıplak kalmış yavruna hem de ayakları yara bere içindeyken, hareket edersen zıplarsan, üşümezsin bir tanem, dediğini düşünsene.

Gözünden sakındıklarına, kendin bile inanmazken, aşacağız bunları, unutacağız herşeyi diye umut vermek zorunda kaldığını, düşünsene.
Yazamıyorum. Düşünemiyorum bile hatta. Kaçıyorum şu an, kaçıp kurtulmak istiyorum bu düşünceden.

Cenevre'de kaç defa ertelendiğini ötelendiğini bilmediğim bir Suriye toplantısı sürüyor şimdi. Takım elbiseli koca koca adamlar kravatlarını düzeltmek için geciktikleri bir kaç dakikanın hesabını yapmıyorlar bile. Topuklu şık ayakkabılarının kıyafetine uymadığını düşünen kadın çekinerek biniyor asansöre toplantı salonuna doğru giderken. Toplantıyı organize eden firmanın yöneticisi diken üstünde şu an: Masalar, sandalyeler, isimlikler tercuman kulaklıkları, su, bardak ve ülke bayrakları doğru yerde mi diye. Hepsi onurlu, gururlu, vicdanlı insanlar yani. Öyle ya Suriye'yi konuşacaklar.

Konu Suriye olmasa keşke. Önce insanlığı konuşsalar. Önce nereye gittiğini bu dünyanın. Bize insan denilip denilmeyeceğini konuşsalar keşke. Müslüman, Hristiyan, Musevi, Budist v.s olmadan evvel, büyük devlet, küçük devlet olmadan evvel insanlığımızı konuşsalar keşke.

Şuan bir Suriyeli'nin daha etleri kesiliyor jiletle, bir bebek daha ölüyor başına çarpan şarapnel parçasıyla Arakan'da. Bir Somalili daha ölüyor çöpte bile bulamadığı küflenmiş ekmek parçası yüzünden.
Cenevre'de insanlık konuşulsa keşke. Utansa insanlar birbirlerinin yüzünden. Dünyanın vahşetinden. Acı ne demek bilmeyen insanlar acının zerresini tatsalar keşke.

İnsanlık ölüyor. Dünya Cenevre'de Suriye'yi tartışıyor( Biz Türkiye'de bilmem hangi derin mevzuyu.  

Ak Parti Kilis'te, Hatay'da seçim kaybedecekmiş. Suriye'li kardeşimi sınırda misafir etti diye. MHPli başkan adayı tek Suriye'liyi içeri sokarsa namussuzmuş. Dersaneler kapatılırken başbakan bilmem  kime haşhaşi demişmiş ötekisi yememiş içmemiş yetişmiş yezidleştirmiş. Belanın canına okumuş beriki ya da mübahalenin...

Kendime bu sözüm. Herkesin herkesten melek(!) olduğu şu alemde yeter bu kadar acı. Melekleri dahi böyle ise hayatın, bırakıp gitmeli öte aleme. Yüzüne dönüp bakamayacağımız Suriye'li, Mısır'lı, Filistin'li, Arakan'lı, Somali'li, Sudan'lı mazlumlardan arta kalan zalimlerle aynı havayı daha fazla solumamak için belki. İki günlük yas, bir günlük duyarlılık ve insanın o habis gerçeği ile yüzleşmemek için öyle.

Bırakıp gitmeli öte aleme, daha fazla bulaşmadan günahlarına dünyanın.

 

Bize Ulaşın: mkarakoyunlu@hotmail.com.tr

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum