İnsanlar birçok meselede çuvallıyorlar. HÜP olarak son seçimde bizim çuvalladığımız gibi. Ağır bir ifade gibi duran “çuvallamak” kelimesi aslında az bile…

Yüzdelik olarak üçüncü sırada duruyoruz. Bence bu husus bile yanıltıcı. Çünkü Avukat Hakları Grubu adına seçimlere katılan Sn. Ömer Kavili Bey, seçimden bu kadar oy alacağını tahmin etseydi, daha ciddi çalışır, üçüncü hatta ikinci bile olabilirdi. Aldığı sonuçlar iki yıl sonraki seçimin iddialı isimlerinden birisi olacağını dost düşman herkese göstermiş oldu. Bunu söylemek kâhinlik değil bir hakkın ifadesidir.  

Seçimlerdeki durumumuz hakkında seçim öncesi, yazılarımı takip edenleri bilgilendirmek amacıyla bir yazı yazmıştım. (Lütfen bkz: http://www.habername.com/yazi-av-mehmet-yalcinkaya-istanbul-baro-secimleri-11831.htm) Bu yazı iyi niyetle Allah rızası için kaleme alınmış bir yazıydı fakat işin iç yüzünü bilenler bakımından buruk bir tebessümle karşılanmıştı.

Nerede hata yaptığımızın iki önemli işaretini iki mesajla anlatayım: Seçim sonuçları ile ilgili ortak mail grubumuza iki arkadaşımızdan serzeniş sadedinde şöyle mailler geldi:

1.“… Dostlardan beklediğimiz gayreti görememek üzdü bizi…”

2.“… Biz maddi manevi kaybedeceğimiz seçim için çalıştık, diğerlerinin söz söyleme hakkı olmamalı…” Seçim sonuçlarının hemen akabinde çekilen bu mesajlardaki üzüntüyü fark etmemek imkânsız. Hepimiz çok üzüldük, seçimde gayret gösterenlerin üzüntüsünün fazla olması da normal. Anormal olan bizim camiada (belki son 15 yılın etkisi de vardır bunda) Allah rızası için çalışmaların artık profesyonellik adı altında yok olması. Kendi nefsimi de dışlamadan herkes için söylüyorum, “kaz gelmeyecekse tavuk bağışlamaz olduk” kardeşim. Niyetlerimiz bozulunca da ilk samimi dostlarımızı kaybettik, ikincisi de manevi destekçilerimizi…

İnsanı kahreden en büyük sonuçlardan birisi, gençlerin oy kullandığı sandıklarda yok derecede yerlerde sürünüyor olmamız. Genç meslektaşlarımızın oy kullandığı sandıklar HÜP adına elem vericiydi. Burada kimseye akıl verecek değilim, bir gerçeği işaret ediyorum sadece: Kim (hangi grup, meşrep, mezhep olursa olsun) gençliğe yatırım yapıyorsa önünde sonunda karşılığını alır. HÜP olarak bizim genç avukatlarla ve onların maddi ve manevi sorunları ile seçimden seçime değil sürekli ilgilenmemiz gerekir. Hatta şu anda İstanbul’daki üniversitelerin hukuk fakültelerinde okuyan öğrenci kardeşlerimizi kucaklayacak çalışmalar yapmadıktan sonra ileriye dönük iyimserlik beklemek yanlış olur.

Ben, belki meslekte (kıdem olarak) genç sayılırım. 10. yılımı çalışıyorum. Hukuk fakültesinde öğrenci iken önceki Baro Başkanı Sn. Doç. Dr. Ümit Kocasakal, üniversitemize sık sık ziyarete gelir, bazen konferanslar verirdi. İmkân ölçüsünde ben de katılırdım bu konferanslara. Açıkça bu konferanslarda “İleride İstanbul Baro Başkanlığı için aday olacağım zamanı geldiğinde oylarınıza şimdiden talibim” diye espri yapardı. Gerçek maalesef bu.

Üçüncü bir hata, seçim sonuçlarını duygusallıkla değerlendiriyor, bir sonraki seçimler için son dönemece girilinceye kadar kılımızı kıpırdatmıyoruz. Bizim iki sene sonraki değil, belki beş dönem (10 yıl) sonraki seçimler için planlar yapıp çalışmaya başlamamız gerekiyor. Hem de istikrarla…

Seçim ittifaklarını da ciddi olarak düşünmeliyiz. Doğrusu Sn. Ömer Kavili Bey’in veya İMAG Adayı Sn. Ali Rıza Kaplan Bey’in içinde olduğu bir yönetim beni rahatsız etmez. Birçok arkadaşımın da benim gibi düşündüğünü biliyorum. Bir daha ki dönem bu yönde yeterli çabayı gösterip seçime katılacak başkan adayı ciddi bir sıçrama yapabilir diye düşünüyorum.

Çuvaldan mülhem çuvallamak şeklinde konuya girdim ama yazının sonuna sakladığım bir amaç uğruna öyle yaptım.

Mısır’a elinde boş çuvallarla gelip, dolu çuvallar ile dönen, çuvallarının içine tas konulan Hz. Yusuf’un kardeşleri var. Dergâh’a çuval ile buğday almaya gelip; “Buğday mı? Himmet mi?” tercihinde çuvalı yere bırakan Yunus var. Adalet yurdunun son hâkimi Hz. Ömer’in sırtında yetimlere taşıdığı un çuvalı var.

Önce sırtımızda hangi çuvalı taşıyacağız buna karar verelim. Gerisi kendiliğinden gelecektir vesselam…