Davetsiz misafir

İstanbul’da yapılan ‘2. Küresel Girişimcilik Zirvesi’ne katılan yabancı bir dostumla Taksim/ Talimhane’deki otelinde sohbet ediyordum. Ara sıra etraftaki meraklı kulakları hatırlayıp sesimin tonunu düşürsem de, söylediklerimizin başka masalardan dinlenmesini engelleyemedim.

Biri uzanıp “Her ikiniz de çok iyi niyetlisiniz” dediğinde neşem kaçtı.

Yabancı dostum zirveye çağrılı olmaktan çok mutluydu. Yaşadığı ülkede ırk ve din farkı gözetmeyen hayır işleriyle meşguldü ve herkesten teşvik görüyordu. Müslüman ülkeler halklarının nihayet meskenetten kurtulup kendi kaderlerini ellerine alma mücadelesine girişmesini, o dünyanın bir insanı olarak, yürekten destekliyordu.

“Tunus... Libya... Yemen... Mısır... Suriye... Arap Baharı... Ne güzel, ne güzel” deyip duruyordu dostum... Ben de heves mi kıracağım, farklı düşündüğüm yerlerde bile ya susuyor, ya da kafamı bir o yana bir bu yana sallıyordum.

Karşı masadan kulak misafirimiz önce benim dinleyiciliğimi tebrik etti. “Siz bu işi biliyorsunuz” dedi bana... George Bernard Shaw’un ‘Asla bir domuzla güreş yapma; senin üstün başın kirlenir, üstelik domuz da bundan keyif alır’ sözünden haberdarsınız galiba.”

Acaba beni tanıyan, adımın geçtiği tartışmaları izleyen biri mi diye hayretle yüzüne baktım. Hayır, değildi. Başka bir şey hatırlatmış olmalıydı Shaw’un sözünü... Kulağı biraz uzun küresel girişimci İslâm Dünyası’ndaki gelişmeleri dostum kadar tozpembe görmüyordu. Sandalyesini bizim masaya yaklaştırırken, “Dinlerseniz görüşlerimi paylaşmaya hazırım” dedi.

Söylediğinin özeti şu: ‘Arap Baharı’ Tunus’ta gerçekten yaşandı; ancak ondan sonraki hareketlenmeler ne kadar samimi hislerle başlatılmış olursa olsun, başka ellerin müdahaleleriyle farklı bir biçim aldı...

İlk ayaklanmada, Tunus’ta, bir genç kendini feda etti, onunla aynı dertleri paylaşanlar kendilerini yakmak yerine sokaklara döküldüler. Burnundan kıl aldırmayan ZeynelAbidin bin Ali hafifçe direnir gibi oldu, sonunda pabucun pahalı olduğunu görünce Suudi Arabistan’a kaçtı... Baştan sonra hakiki, sağlam ve samimi bir halk devrimiydi o...

Mısır’da ise askerler hazırlıklıydı. Gençler sosyal medyayı kullanarak meydanları doldurduğu sırada kendi projelerini devreye soktu askerler: ‘Mübareksiz bir Mübarek rejimi’... Bugün Mübarek’i demir kafes arkasında yargılayanlar düne kadar ona arz-ı tâzimatta bulunuyorlardı. Bugün de Gen. Tantavi’nin karşısında gerdan kırıyorlar...

Libya’da muhalifler hareketlendiğinde Fransa ve Almanya hazırlıklıydı... Kaddafi’yi ve oğlu Seyfülislâm’ı hayli oyalamış, o arada bilmeleri gereken her şeyi öğrenmişlerdi. Kaddafi ve etrafının sonuna kadar direnmesini sağlayacak biçimde devreye girdiler. Son darbeyi de, Kaddafi’yi kendi halkına linç ettirerek vurdular...

Birlikte olduğum dostumun meraktan açılmış gözlerine baktım. Kendisi gibi ‘konuk’ birinin sohbetimizi bölmesine canı sıkıldığı yetmezmiş gibi söylenenlerden de fazla memnun görünmüyordu. Kabalığı göze alacaktı ki, müdahale edene en keskin biçimde “Go ahead” (Devam et) dedim...

O da “Trust me” (Bana güven) diye başladı sözlerine... “Bütün bu girizgâh Türkiye’nin askeri gücünü Suriye vesilesiyle kışlasından çıkartmak içindi. Suriye’de ‘henüz’ halk ayaklanmaya hazır değil. Rejim ise her türlü gelişmeyi kanla bastırma konusunda kararlı. ‘Baas rejimi’ teslim olacağına, işbaşından gitmeyi kabul edeceğine bütün Suriye’yi ve çevresini kan denizine döndürür... Denklemin bir yerinde de İran olduğunu sakın unutmayın. Bir zamanlar ‘Ortadoğu ateş çemberi’ deyimi kullanılırdı, deyim hayatı yansıtır hale gelebilir...”

Uzak durmalıymışız Suriye’yle didişmekten... Başlangıçta yanlış yöne çektiğim ‘domuzla güreş’ benzetmesini neden yaptığını işte bu noktada anladım. Genç dostum dinlediklerinden şaşırmışa benziyordu. Esnemeye de başladı. Onu odasına gönderdikten sonra masamın yeni konuğu “İran’ın başına nasıl bir çorap örülüyor, onu da anlatayım mı?” diye sormasın mı?

Yarın buluştuğumuzda onu anlatacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.