“DP’nin çerçevesini belirlediği siyasi çizgisi”

Önceki gün, (03.11.2008 Pazartesi) Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay ve genel merkez yönetim kurulu üyeleriyle birlikte Demokrat Parti Genel Merkezi'nde Genel Başkanı Süleyman Soylu ile birlikteydik…


Geçmişte, İstanbul il örgütünde partisinin bir çok kademelerinde görev almış Soylu, Mehmet Ağar'dan sonra partiyi “göğüsleyen adam” olarak 15-16 Kasım tarihlerinde genel başkanlığını yaptığı partisini olağan kongre'ye taşıyor…


Halihazırda DP'nin Genel Başkan Yardımcılığı görevini de yürüten Gazeteci-Yazar Nevval Sevindi'nin henüz kesinleşmemiş olmakla beraber ismi genel başkan adayı olarak geçmesine rağmen, aldığım izlenim, Süleyman Soylu'nun teşkilatlarından “beklediği” teveccühle tekrar genel başkanlık koltuğuna oturacağı…


Sendika olarak ayda bir düzenlediğimiz, “Ortak Akıl Toplantıları”na siyaset, akademi, kültür, sanat, bürokrasi ve basın dünyasından etkin “kimliklerin” yanı sıra BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Hasan Celal Güzel gibi isimlerin ardından davet ettiğimiz ve karşılıklı fikir alışverişi ve sorular eşliğinde uzun uzun düşünce ve değerlendirmelerini aldığımız çiçeği burnunda Genel Başkan Soylu'nun, “Ankara siyaseti”ne olan “yabancılığını” ve “acemiliğini” henüz üstünden atamamış olduğu hemen fark ediliyordu o günlerde…


Gördüm ki, dün genel merkezinde bir araya geldiğimiz Soylu'nun üzerindeki tedirginlik ve acemilik yerini, “kendine güvene” ve “ustalığa” bırakmış…


Türkiye'nin “gerçeklerini” ve “dengelerini” gözeten, “çıkış noktasını” “insan hak ve özgürlükleri” olarak belirleyen, DP'nin değişmez “geleneği” demokratik duruşunu özümseyen ayrıca mütevazi tavrıyla “siyasi geleceğini” netleştirip, kalın çizgilerle çizdiğini gördüm kendi adıma… Türkiye siyasetinde önemli bir “avantaj” olarak “genç” ve “şaibesiz” olması da elini güçlendiriyor elbette…


Sohbet havasında gerçekleşen ziyaretin gündeminde çalışma hayatı ve ülke gündemine ilişkin konular vardı… Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay, yerel yönetim çalışanları alanında yetkili sendika olarak oturdukları, benimde iki dönemdir yer aldığım Hükümet adına Kamu İşveren Kurulu ile yapılan 2008 yılı toplu görüşmelerinde mutabakat altına alınan maddelerin takipçisi olduklarını ve uygulamaya konulması yönündeki mücadelelerini dile getirerek, yerel yönetim çalışanlarının en çok mağdur olduğu ücret adaletsizliği ve dengesizliğinin giderilmesi konusundaki taleplerinin devam ettiğini…


Bu amaçla Anayasal ve uluslar arası sözleşmelerden doğan bir hak olarak belediyelerde imzaladıkları Sosyal Denge Sözleşmeleri'nin önündeki engellerin kaldırılmasını istediklerini belirterek, imzalanan bu sözleşmelerin yerel yönetim çalışanlarının yıllar yılı mahkum olduğu ücret adaletsizliği ve dengesizliğinin ortadan kaldırılması yönünde bir nebzede olsa olumlu bir adım olduğunu…


5302 Sayılı Özel İdareler Yasası ile ilgili olarak da görüşlerini aktararak, yasanın uygulamalardaki aksaklıklarının halihazırda devam ettiğini ve il genel meclisi üyelerinin yasal haklarını gerektiği şekilde kullanmada sıkıntı yaşadıklarını…


Hükümetin ekonomik krizle mücadelesinde alınan ve alınacak sosyal ve ekonomik tedbirlerde, ezilenin ve mağdur olanın yine kamu çalışanları olmaması gerektiğini…


Son dönemlerde yaşanan ve teröre bağlı olarak tırmandırılmaya çalışılan terör olaylarını asla kabul etmediklerini ve terörün radikal politikalarla çözülmesinin ülke ve millet olarak artık zaruret olduğunu ve hiçbir siyasi partinin terör olaylarını siyaset malzemesi yapmaması gerektiğini söyledi…


DP Genel Başkanı Süleyman Soylu'da, “Çalışanların, Türkiye'nin özellikle 2001 ve 2007 yılları arasında zenginleşen dünyadan ve Türkiye ekonomisinden istedikleri refah payının verilmediğini biliyoruz. Çalışanlar bu ülkenin üretim dinamosudur. Ücret adaletsizliğinin ve dengesizliğinin ortadan kaldırılması ve çalışma hayatının adil bir şekilde yeniden düzenlenmesi partimizin öncelikli programı ve politikasıdır. Bem-Bir-Sen'in çalışma hayatına ve sosyal hayata ilişkin görüşleri yolumuza ışık tutuyor. Yerel yönetim çalışanları ve çalışma hayatı ile ilgili görüş ve taleplerinin, parti olarak her zaman takipçisi olacağız” dedi.


DP lideri'nin en sert eleştirisi de, “terörü ortadan kaldırması ve bölücülüğün iştahını kabartmaması gerekirken, tam tersi olmuştur.” diyerek, terörle mücadeledeki ortaya konulan yönteme yönelik oldu…Türkiye'yi yönetenleri, yöntem ve belirlenecek terör politikası konusunda, devlet ve millet sorumluluğuna davet etti… “Ne söylenirse söylensin, bir ülkenin Başbakanı Türkiye'yi yönetendir. Hiç kimse çıkıp 'Tunceli'ye gelemez, Hakkari'ye gelemez, gelmemeli' gibi bir sözü kullanmamalıdır. Bu bir aymazlıktır, bu bir ayıptır. İşi buraya getirmek de başka bir ayıptır.'' Sözleriyle, Başbakan'ın doğu gezileri sırasında gösterilen tepkilere de tepkiliydi DP lideri…


Konuşmalarında, sık sık Türkiye'nin terörle mücadelede iktidar ve muhalefet partileriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, tüm kurumlarıyla yeni bir akım ortaya koyarak, karşılık vermesi gerektiğini vurgulayan Soylu, ülke insanının da “değişmemesini” ümit edeceği bu “çerçevesini belirlediği” siyasi çizgisiyle, önümüzdeki günlerde eminim ki, belleklerde “kalıcı” izler bırakmaya başlayacaktır…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum