Ey Katil !...

Lanet olsun sana ey mazlumun kanını emen, iman nimetinden yoksun mühürlü kalp.

Nasıl kıydın 44 cana? Hiç mi vicdanın sana; “Dur ne yapıyorsun?” demedi? Hiç mi sana mazlumun, yetimin, öksüzün ahını anlatan olmadı? Nasıl oldu da duymadın Yüce Yaratıcının “el-KAHHÂR” sıfatını, “el-ADL” sıfatını? “el-MÜTEKEBBİR” sıfatını. Hiç mi anlatan olmadı; Allah’ın azabının, intikamının ne kadar şiddetli ve çabuk bir şekilde seni kuşatacağını? Bu kadar mı Allah korkusundan yoksun, bu kadar mı iman nimetinden uzaksın? O kara kalbinde zerre misali bir iman kıvılcımı da mı kalmadı? Ne yaptın söyle, ne yaptın da bu kadar kara bir kalbe sahip olma nimetsizliğiyle cezalandırıldın?

 

Kulakların nasıl duymaz oldu o iniltileri, o çığlıkları, o ağlayıp yakarmaları?

Nasıl baktın namlunun arkasından, o çocukların korku dolu gözlerinin içine?

Söyle imansız… Nasıl kıydın, karnındaki bebeğine kendini siper eden o anneye, cemaatine namaz kıldıran o gencecik nefere? Hiç mi kalbin titremedi? Annenin yüzü, babanın çatık kaşı da mı gelmedi gözlerinin önüne?

 

“Filistinde, Afganistanda, Irakta, katliam yapan kafirden ne farkım var?” diye sormadın mı hiç kendine?

 

Nasıl gidebildin o katliamdan sonra yuvana? Öpebildin mi seni kapıda karşılayan çocuğunu? Kanlı ellerini değdirebildin mi yavruna? Bakabildin mi ananın, babanın, yavuklunun suratına?

Lanet olsun sana! Eyyy!  Kalbi mühürlenmiş, gözleri perdelenmiş zalim …

O masumların çığlıklarını duymazdan geldin, peki şimdi duyabiliyor musun Allah’ın ve Rasulünün sana olan lanetini? Duyabiliyor musun seni almak için sabırsızlanan cehennemin; kaynayan, fokurdayan sesini… Bir kulak ver bakalım duyacak mısın? “Yaşasın Allah’ın adaleti!!! Yaşasın Allah’ın zalimler için olan cehennemi” diye bağıran yetimleri…

 

KAHHÂR olan Allah(c.c.), seni dünyada ve ahirette kahredecek! Ölmeden başlayacak senin azabın. Baktığın her yönde katlettiğin mazlumların yüzünü göreceksin. Yatağına her uzandığında kendini cehennemdeki çukurunda bulacaksın. Örtündüğün örtün masumların kanıyla yıkanmış kefenin olacak. Gözlerini her kapattığında Cehennemin karanlığıyla kucaklaşacaksın. Sessiz geceler senin kabusların olacak, kulakların yırtılacak inleyen, ağlayan masumların sesiyle. Yediğin lokmalar boğazına dizilecek, gırtlağını sıkan öksüzler bırakmayacak ki yutasın. İçtiğin sular, seni boğan kan nehirleri gibi olacak. Bahar havasında bile burnundan eksik olmayacak kanın ve barutun kokusu ve bu koku her nefesle genzini yakacak… Sevdiklerinin gözlerinde can çekişen insanları göreceksin. Yetimlerin ahlarıyla kulakların çınlayacak. Kabuslar hayatının her anında seninle olacak. Ulu çınarların gölgesi bile senin gözünde; annelerinin mezarı başında dikilen yetimlere dönüşecek. Göğe açılan her avuçta, okunan her duada ismin kabille, firavunla, ebu cehille ve nefretle anılacak.

 

Ölmek isteyeceksin...

Bu kabustan ölerek kurtulacağını düşüneceksin. Ama asıl hesabın öldüğün gün başlayacak… el-MÜNTEKİM olan Allah c.c. bütün masumların hakkını, intikamını o gün alacak…    

 

Senin gaddarlığını yazan yazılar bitmeyecek, mürekkepler tükenecek ama sana duyulan öfke ve nefret durulmayacak. Her satırda, her cümlede daha da büyüyerek katlanacak.

 

Ama şimdi dua vakti, RAHMAN ve RAHÎM olan alemlerin Rabb’ine; Cehennemi yarattığı için şükretme vakti…

 

Dua ile…                                                                               

                                                                                                bariskiso@hotmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum