Hûş Der Dem

Hûş der dem, Nakşibendî büyüklerinden Hace Abdülhalik-ı Gucdüvani Hazretlerinin sistematize ettiği 10 temel prensipten birisidir ve “Her nefes alış verişte uyanık bulunmak, gaflette olmamak” anlamında kullanılır.

Mümin için en büyük kusurlardan birisi gaflet içinde olmaktır.

Bugün mübarek Cuma. Mübarek Receb’in son haftasına girdik. Pazar gecesi mübarek Miraç kandilini idrak edeceğiz.

Cuma günleri, kandil geceleri ve Ramazan-ı şerif şahsi muhasebelerimiz için iyi birer fırsattır.

Müminin miracı namazdır. Rabbimiz Teala hazretleri günde beş vakit huzuruna davet ediyor bizleri.

Miraç gecesinde namazlarımızı miraca dönüştürmenin tefekkürünü yapmalıyız.

Bugün sütunumu Deniz Feneri Derneği Yönetim Kurulu’nun dün yaptığı yazılı açıklamaya açmak istiyorum.

Zira, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve diğer CHP yöneticileri aylardan beri Deniz Feneri Derneği aleyhinde iftira kampanyaları yürütüyor.

Bunu yaparken Almanya Deniz Feneri e.V. isimli kuruluşla ilgili dava bahane ediliyor. Türkiye’deki resmi makamlar defalarca açıkladığı halde, Türkiye Deniz Feneri idarecileri sürekli beyan ettikleri halde, Almanya’daki dernekle Türkiye’deki derneğin ayrı ayrı kurumlar olduğu gerçeği CHP’li yöneticiler tarafından görmezden duymazdan geliniyor, kabul edilmiyor.

Türkiye Deniz Feneri yöneticileri CHP Genel Başkanı Baykal’a bir mektup göndererek, bilgi kirliliğine ve eksik bilgiden yola çıkılarak yapılan gerçek dışı yorumlara dikkat çekiyordu. Dernek yönetimi, “Bahsettiğiniz, hep gündemde tuttuğunuz konu herhangi bir konu değil. Yardım anlayışına daha fazla zarar vermeyin. Her birimiz adalete saygılı olmalıyız. İşleyen hukuki süreçlerin sonunda çıkacak hükme herkes razı olmalı. Kimse kendini savcı ve hâkim yerine koymamalı” deniyordu.

Kamuoyu ile de paylaşılan bu mektup sonrasında Baykal’ın tavırlarında herhangi bir değişiklik olmadığı görüldü. Baykal siyasi rakipleri ile yürütmesi gereken mücadelesinde Deniz Feneri’ni malzeme yapmaya devam ediyordu. Kırmızı bir dosya ile meydan meydan dolaşıyordu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Baykal’a defalarca, “Elinizde gerçek belgeler varsa adli mercilere teslim edin” çağrısında bulundu.

Baykal, Deniz Feneri üzerinden siyaset yapmayı sürdürünce Türkiye Deniz Feneri CHP ve Baykal hakkında 1 milyon TL’lik manevi tazminat davası açtı.

Mahkemenin ilk duruşmasında Baykal ve CHP’nin avukatı, “Biz Türkiye Deniz Feneri’ni suçlamadık, bizim kastımız Almanya Deniz Feneri idi” dedi.

Oysa Baykal, Deniz Feneri Derneği’ne Bakanlar Kurulu tarafından “kamu yararına çalışan dernek statüsü” verilmesini, gıda bankacılığı uygulamasını, “izin almadan yardım toplama” yetkisini diline dolamış, hakaret ve saldırılarında doğrudan Türkiye Deniz Feneri’ni tarif etmişti.

Baykal ve arkadaşlarının daha ilk duruşmada şark edişleri, hem mahkeme hâkimine, hem kamuoyuna, hem de Deniz Feneri yönetimine hakaret anlamına geliyordu. CHP yöneticileri ve Baykal bu tavırlarıyla adeta “herkesi aptal, âlemi sersem” yerine koyuyorlardı.

Deniz Feneri Derneği’nin CHP’ye açtığı davada ikinci duruşma tarihi yaklaştığında CHP ve Baykal akıllara ziyan bir girişimde bulunuyordu. (İkinci duruşma 22 Temmuz 2009’da)

CHP ve Deniz Baykal’a açılan davada hazine hesabına yatırılan mahkeme harcının ele alınıyor, yardım parasının yanlış kullanıldığı iddia ediliyordu. Böylece, Deniz Feneri’nin kaynakları korunuyormuş edasıyla, devam etmekte olan mahkeme gölgelenmeye çalışılıyordu.

İşte Türkiye Deniz Feneri Derneği’nden tüm medyaya ulaştırılan açıklama:

“”Deniz Baykal ve CHP yönetiminin uzun süredir Deniz Feneri Derneği aleyhine yapmış oldukları haksız saldırılar nedeniyle derneğimizce bir milyon liralık tazminat davası açılmıştır.
Bu davada duruşma gününün yaklaşması ve davanın da belli bir aşamaya gelmesi nedeniyle, Sayın Baykal ve partisi telaşa kapılmışlardır. Dava açılırken hazineye ödenen yargı harcından dolayı Deniz Feneri Derneği’ne zarar verdikleri iddiasıyla dernek yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunulduğu basına yansımıştır.
Bu güne kadar yapmış oldukları haksız ithamlarla, kamuya yararlı Dernek olan ve topluma çok büyük faydalar sağlayan Deniz Feneri Derneği’ne en büyük zararı CHP ve Sayın Baykal vermişlerdir. Bugün ise CHP ve Baykal, “Deniz Feneri Derneği’ni korumak” gerekçesi ile, kendileri hakkında dava açan dernek yöneticilerini, “hazineye yargı harcı ödeyerek derneği zarara uğrattığı” şeklinde akıllara ziyan bir iddiayla suçlamaktadırlar. CHP ve Sayın Baykal bu suç duyurusu ile kendileriyle çelişkiye düşmüşlerdir.
Kamuoyu Sayın Baykal’a soracaktır; “Madem Deniz Feneri Derneği’ni bu kadar düşünüyordunuz, neden haksız ithamlarla derneğin manevi şahsiyetine zarar verdiniz?”
Sayın Baykal’ın ve partililerinin yapmış olduğu haksız ithamlar ve bu fiillerinden dolayı Deniz Feneri Derneği’nin manevi şahsında uğranılan zarar nedeniyle dava açılması, Derneğin yöneticilerinin sorumluluğunun gereğidir. Aksi halde dernek yöneticileri sorumluluklarını yerine getirmemiş ve görevlerini ihmal etmiş olacaklardır.
Açılan dava, haksız yere itham edilen Deniz Feneri Derneği için bir hak arama mücadelesidir. Bir hukukçu olan Sayın Baykal da çok iyi bilir ki, manevi tazminat davalarının hukuki niteliği gereği, davanın kaybedilmesi halinde bile harcın tamamı iade edileceğinden davacı derneğimiz yönünden her hangi bir maddi kayıp söz konusu olmayacaktır.
İstenilen tazminat dernek adına istenmiştir. Sayın Baykal ve partisi bu konuda hiç endişelenmesinler, mahkeme sonucu hükmolunacak tazminat en titiz bir şekilde dernek amaçları doğrultusunda harcanacaktır.
Sayın Baykal’a gönderdiğimiz ve kamuoyuyla da paylaştığımız mektupta da ifade ettiğimiz gibi, Deniz Feneri Derneği bir Sivil Toplum Kuruluşudur; siyasi bir kuruluş değildir.
Sayın Baykal ve CHP siyasi mücadelesini siyasi rakipleri ile yürütmelidir.
Sayın Baykal ve partisi yapmış oldukları suç duyurusu ile görülmekte olan tazminat davasını etkilemeye çalışmaktadırlar. Sonuç itibariyle, açılan tazminat davasının haklılığına yargı karar verecektir. Yargılama devam ederken istenilen tazminatın haksız olduğu iddiasını kamuoyuna empoze etmek için siyasi gücünü ve basın üzerindeki etkisini kullanmak bu suretle dolaylı olarak yargıyı etkilemeye çalışmak Sayın Baykal ve CHP yönetimine yakışmamaktadır.
(http://www.denizfeneri.org.tr/icerik.aspx?kod=DUYURU1607 )

 CHP’nin konuyu sulandırma ve çarpıtma anlamına gelen söz konusu girişimi Türk hukuk tarihine geçmeye aday görünüyor.

Kendisini dava eden kuruluşun yönetim kurulu üyelerine karşı suç duyurusunda bulunan CHP, medyada bu vesile ile de genişçe yer aldı.

Deniz Feneri’nin kendisini savunma, bağışçı ve gönüllülerini bilgilendirme, yapılan iftiralara karşı bir çığlığı ve haykırışı anlamına gelen açıklaması haber ajansları tarafından abonelerine geçildi.

Deniz Feneri’nin “fakir fukaranın ekmeğiyle daha fazla oynamayın, yoksulların üzerinden elinizi çekin” anlamına gelen haykırışları medyamızda ne ölçüde yer bulabiliyor?

Son çığlık kaç televizyonun haber bülteninde, hangi gazetelerde, hangi internet sitelerinde yer bulabildi acaba? Cevabı meraka değer.

Diğer taraftan CHP’nin Deniz Feneri yöneticileri ile ilgili suç duyurusunda bulunduğu haberi, Doğan Medya Grubu’na bağlı gazeteler ve televizyonlarda tekrar tekrar yayınlanıyordu.

Bu örnek vak’adan çıkarılacak dersler üzerinde biz kendi adımıza düşündük, sonuçlardan istifade edeceğiz.

Okuyucularımızın, izledikleri televizyonlar, takip ettikleri haber siteleri ve okudukları gazeteleri bir de bu gözle sorgulamalarında yarar var.

Hepimiz için üç aylar ve Miraç kandilinden gerekli derslerin çıkarıldığı, gafletten uzak, her nefeste uyanıklıklar içinde bir hayat dileyelim.

gumuslale@gmail.com

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum