İşsizlik meselesinin çözümü–2

Kaldığımız yerden devam: Dışarıdan ucuz işçi getirirsiniz. Böylece ülkemizdeki üretim gücü ve emek artacağı için ülkemizdeki işsizler yüksek ücretle iş bulmuş olacaklardır. Çünkü yüksek ücrete göre emek vardır. Düşük ücretle çalışılacak yerlerde ülke insanı çalışmaz. Çünkü vatandaşın giderleri yabancı işçiye nisbetle çok daha fazladır. Vatandaşın kişiliği, statüsü, sosyal durumu düşük ücretle çalışmaya izin vermez. Ancak, düşük ücretli işler yapılmazsa üretim eksik olur. Geçinmek mümkün olmaz. Dışarıdan gelen işçiler kendi ülkelerine nisbetle bizim ülkemizde çok yüksek ücretle çalışacaklarından onlar seve seve çalışırlar. Böylece üretimdeki ortalama maliyet yine eski fiyatlarda kalır.

Bunu şöyle açıklayabiliriz.

Ülkede iki türlü ücret oluşur; yüksek ücretli vatandaşlar, düşük ücretli yabancılar. Eğer bunlar eşitse, bunların toplamı normal ücretle oluşan maliyetleri oluşturur. Dolayısıyla ekonomimiz çalışır ve dünya pazarlarında yaşama şansımız olur.

Oysa dışarıdan yabancı işçi getirmezsek, yüksek ücretlerle eksik emeğe göre piyasamız oluşacak, ürettiklerimiz bize bile yetmeyecektir. O zaman da dışarıdan borç alarak ithalat yapmak durumunda oluruz. Maliyetlerimiz yüksek olduğu için ihracat da yapamayız. Bu durum işsizliğimizin ve diğer ekonomik sorunlarımızın ana kaynağı olur.

Aslında Türkiye kaçak işçi çalıştırarak maliyetleri düşürmüştür, hâlen de düşürmektedir. Böylece üretim ve ihracat sürdürülmüş, ülkemiz onlar sayesinde krizden kolayca çıkma imkanını bulmuştur. Ne var ki yabancı işçiler meşru yollardan çalıştırılamadığı için ancak yolsuzluk yapan ve kaçak işçi çalıştıranlar ekmek yiyebiliyor. Meşru yollarda kalmak isteyen inanmış, namuslu, dürüst vatandaşlarımız ıstıraplar içinde sürünüyor.


Biz bütün bunların böyle olduğunu kırk-elli sene evvelinden beri düşünerek, araştırarak ve bizzat yaşayarak bildik; şimdi çok daha iyi biliyoruz. Bu sorunlara çare ve çözümler bulalım diye 1967 yılında Akevler Kooperatif'ini kurduk. Resmi kuruluşlar şehir eşkıyalarıyla bir oldular ve üzerimize saldırdılar. (Bu vahşi saldırılardaki bazı detayları müstakil bir yazı olarak ayrıca yazacağım.) Bu sebeple kooperatifimiz sorunları kendi içinde çözdü ama yurt çapında çözemedi. Kooperatifimizi bu baskılardan kurtarsınlar diye siyasi parti/ler kurduk. Son olarak o partilerden biri (AK Parti) sekiz senedir anayasa ekseriyeti ile iktidardadır ama ülkemizdeki ekonomik ve sosyal perişanlık hâlâ devam etmektedir!

Neden?


Çünkü "Millî Görüş" olmayınca olmuyor...

"Millî Görüş Gömleği" çıkarılınca işler yürümüyor...

Ayrıca, meğer onlar "Adil Ekonomik Düzen"e karşı imişler...

Bizim değil, yıllardır "zalim faizli sömürü düzeni"nin yanında imişler...

H H H

Meselenin daha farklı boyutları ile ilgilenenlere ve delil arayanlara, bir not ve bir hatırlatma daha: Ali Bulaç'ın "TÜSİAD ile MÜSİAD'ın izdivacı" yazılarına bakınız. (Zaman, 17 ve 19 Mayıs 2010)


Biz ümidimizi kesmiş değiliz. Mücadele ve mücahede devam ediyor. Çalışmaya devam ediyoruz. Kur'an ve müsbet ilimler üzerinde çalışıyor, hatalarımızı ve eksiklerimizi öğreniyoruz. Hatalarımızı belirledikten ve eksiklerimizi tamamladıktan sonra, zamanı gelince "Adil Düzen Projesi"ni bir bütün olarak ve "III. Bin Yıl Medeniyet Projesi" olarak uygulayacağız. Artık "Adil Düzen" ile "Adil Ekonomik Düzen"e karşı oldukları bilinen o malum kişi/ler/den hiçbir şey istemiyoruz, aradan çekilsinler ve; gölge etmesinler, başka ihsan istemez!

Önceki ve Sonraki Yazılar