Laiklere türban vaazı

TÜRBANDAN söz edeceğiz ya...

Adım gibi biliyorum...

Yine şunlar olacak:

Ben "özgürlük" diyeceğim, siz "siyasal simge" diyeceksiniz...

Ben "insan hakları" diyeceğim, siz "AİHM kararları" diyeceksiniz...

Ben "inançlara saygı" diyeceğim, siz "Kuran'da yok" diyeceksiniz...

Ben "kıyafet özgürlüğü" diyeceğim, siz "Her kurumun kendine özgü kıyafet kuralları var" diyeceksiniz...

Ben "Türbanıyla okula giden kız modernleşiyor" diyeceğim, siz "Bırak kardeşim bu masalları" diyeceksiniz...

Kısacası...

Bir milyonuncu kez, o bıktırıcı, usandırıcı, gına getirici tartışmaları yapacağız...

Ama hayır!

Lütfen yapmayalım...

Yapamayız...

Çünkü benim bünyem, maalesef artık bu lakırdıları kaldırmıyor...

* * *

Yeryüzünün binlerce yüksek mahkemesi, binlerce "gerekçeli karar" üretse de...

Benim türban konusundaki tavrımı değiştiremez...

Çünkü bu konuda benim elimde, çok ama çok basit bir "gerekçeli karar" var...

O karar şudur:

Ben üniversite çağına gelmiş bir genç kıza "Aç başını, okula öyle gir" diyemem...

Kesseniz de diyemem... Başıma silah dayasanız da diyemem...

Çünkü utanırım, hicap duyarım, kendime yakıştıramam...

Üniversite çağına gelmiş bir genç kıza "Aç başını, okula öyle gir" dersem...

Benim özgürlük alanlarıma müdahale edildiğinde gıkımı çıkaracak dermanım olmaz...

"Döneğin teki" olsam da...

"Tornistanın daniskası"nı yapsam da...

AKP'ye kıl olsam da...

Tayyip Erdoğan'da beliren faşizm alametlerinin farkına varsam da...

Bu böyledir...

Bu benim insanlığımın kırmızı çizgisidir... Aşılamaz...

* * *

Ey vicdanlı laikler...

Gelin, üniversite çağına gelmiş bir genç kıza kıyafet dayatması yapmaktan vazgeçin...

Gelin, "Çıkar bakayım başındaki o örtüyü" demenin, insanı ne denli sevimsiz kıldığını fark edin...

Gelin, bu iktidarı, üniversite çağına gelmiş genç kızların kıyafetlerine yasaklar getirerek köşeye sıkıştırma çabasından vazgeçin...

Çünkü...

Bu yasağın savunulacak bir tarafı yok... Görün artık bunu...

Ayrıca unutmayın ki:

Siz türbana başkaldırdıkça...

Anayasa Mahkemesi de tuhaf bir denge arayışına giriyor...

Koskoca yargıçlar, "AKP'yi kapatmadık, bari türbanı yasaklayalım" diyerek dengeyi sağladıklarını düşünüyorlar...

Böylece olan genç kızlara oluyor...

Tayyip Erdoğan'ın iktidarı ise pekişiyor...

Siz türbanı parmağınıza sarıp din devletine geçit vermediğinizi düşünürken, memleket İslam Kerimov'un memleketine dönüşüyor...

Siz "İslam cumhuriyeti" beklerken, "Faşist cumhuriyet" beliriyor...

* * *

Üniversite kapılarındaki türbanlı kızlara "Aç bakayım başını" demenin...

"Gerekçeli kararı" ortaya çıktı...

Siz zannediyor musunuz ki...

Tayyip Erdoğan fenalıklar geçiriyor...

Hiç merak etmeyin: Acayip seviniyordur... "Hamdolsun" diyordur...

Düşünsenize:

Seçim sathı mailine girildiği bir dönemde...

Bu kararla birlikte...

Kemal Kılıçdaroğlu'nun belgeleri rafa kalkacak...

Şaban'dan, Dengir'den söz eden kalmayacak...

"Dişleme" unutulacak...

"Bana ne ya" türünden tepkiler gündem dışı olacak...

Son günlerde yolsuzluklar üzerinden muhalefet yaparak, hem biraz moral toplayan, hem de Erdoğan'a soğuk terler döktüren CHP, yeniden "anti türban" mevzisine çekilecek...

Farkında değil misiniz?

Tayyip Erdoğan için bundan iyisi, ancak Şam'da kayısıdır...

Hiç şaşırmadım

Odatv.com'da bir haber: "Ahmet Hakan buna çok şaşıracak: Hangi Vakit yazarının eşinin başı açık?"

Haberi okudum ama hiç şaşırmadım...

Çünkü bu bilgi benim de kulağıma gelmiş, ama pek ilgilenmemiştim...

Çünkü "türbanı savunmak" ile "türbanlı olmak" arasında doğrudan bir ilişki kurmuyorum...

Gerçi Vakit'teki "terbiye özürlü" Hasan, "türbanı savunacağım" diye türban takmayan kadınlara hakaret eder ama bence bunu da dile dolamaya gerek yok...

Çünkü bu bir tıynet meseledir...

Ve Hasan'ın tıyneti bunu da kaldırır...

Önceki ve Sonraki Yazılar