O bunu hep yapıyor

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül İstanbul Üniversitesi rektörlüğüne Prof. Yunus Söylet'i atadı. Elbette sokakta görüp kolundan tuttu da, “Gel seni rektör yapayım” demedi; İstanbul Üniversitesi'nin 467 öğretim üyesi oylarını ona verip sıralamada kılpayı ikinci yaptı; YÖK de anayasal tercih hakkını kullanıp Prof. Söylet'i birinci sıraya yerleştirdi. Cumhurbaşkanı Gül'ün önüne konan listenin en başında onun ismi vardı.

Hürriyet başyazarı Oktay Ekşi'yi kızdırmış bu atama... Yılın son yazısını bu konuya ayırdığına göre, 2009'a hayli öfkeli girmiş olmalı Oktay Bey... Cumhurbaşkanlarının bu tür kritik atamalar yapmadan önce aradığı, ya da atanacak kişiyle ilgili görüşünü cumhurbaşkanlarına ileten başyazardı; Çankaya'nın yeni sâkini kendisinin görüşüne başvurmuyor, fikrini iletse de dikkate alınmıyor demek ki...

Böyle bir şey yapılır mı Hürriyet başyazarına...

Şaşırdınızsa bu sütunu her gün okumuyorsunuz demektir; okusaydınız, son iki cumhurbaşkanı döneminde rektör ve dekan atamalarında Oktay Ekşi'nin ne kadar etkili olduğunu daha önceden öğrenmiş olurdunuz...

Ne demek istediğimi anlamanız için, İstanbul Üniversitesi'ne yeni atanan rektör Prof. Yunus Söylet ile ilgili verdiği kanaat notuna bakmanız bile yeterli. Şöyle diyor: “Biz Yunus Söylet'i tanımayız. Meslektaşlarından 'iyi bir hekim, iyi bir bilim adamı' olduğunu duyarız. İyi bir bilim adamının üniversite rektörlüğüne tayin edilmesini de -konunun boyutu sadece bundan ibaret olsa- büyük bir memnuniyetle karşılarız.”

“Biz” zamiri burada ne kadar 'hoş' kaçıyor, değil mi?

Önce yeni rektörü tanımadığını öğreniyoruz, sonra hakkında 'iyi duyumlar' aldığını... Ancak, 'iyi bir hekim, iyi bir bilimadamı' olmasını yeterli bulmuyormuş... Bulsaydı, kocaman bir yazıyla “Hoş gelmedin” demezdi herhalde...

Yazısında bir kere bile “Öğretim üyelerinin ilk sıraya yerleştirdiği adayı değil de ikinciyi nasıl atar?” demiyor Hürriyet başyazarı. Geçmişte, bazı üniversitelere rektör atanırken devreye girmiş ve “Cumhurbaşkanı birinci sıradakini değil, ikinciyi atasın” diye lobi yapmıştı çünkü...

Hürriyet böyle bir gazeteydi eskiden; başyazarı olmak insana rektörlük atamalarına müdahale gücü verirdi. Kendisinde böyle bir güç vehmetmeseydi Oktay Ekşi, kalkıp da böyle bir göreve soyunabilir miydi?

Merak etmeyin benimkisi bir 'duyum' değil. Oktay Ekşi ile çok yakın olan Cumhuriyet yazarı Cüneyt Arcayürek'in tanıklığı söz konusu...

Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanlığı döneminin büyük bir bölümünde Çankaya Köşkü'nde 'danışman' olarak çalıştı Cüneyt Bey... Ayrıldıktan sonra orada tanık olduğu olayları bir dizi kitaba taşıdı. 'Büyüklere Masallar, Küçüklere Gerçekler' genel başlığını taşıyan dizinin 10. kitabı 'Geri Gidişe İzin Yok', 28 Şubat günlerini anlatıyor...

28 Şubat, yani Oktay Ekşi'nin fazlaca ön planda olduğu dönem...

Kitabının 67. sayfasında Cüneyt Arcayürek Çankaya Köşkü'nde yaşadığı bir olayı anlatıyor: "Oktay Ekşi telefon etti. Samsun'da 19 Mayıs Üniversitesi'ne 1. gelen ismi değil, Naci Gürses'in atanmasını istedi. (..) SD (Süleyman Demirel)- (Önüme bir sayfalık yazı koydu. Şöyle bir göz attım: Üniversite rektör adayları için bazı notlar. 19 Mayıs Üniversitesi'ndeki 1. ve 2'incileri aynı derecede olumlu ve başarılı diye gösteriyordu yazı.) Bana bunu MİT verdi. Ama Oktay'ın söylediklerini not edeyim."

Dikkat edin, dönemin cumhurbaşkanına MİT dahil dört bir yandan bilgi notları yağıyor. Danışmanı, “Hürriyet başyazarı ricada bulundu, ikinci adayı atamanızı istiyor” dediğinde, Cumhurbaşkanı Demirel, “O da kim oluyor” demiyor, “Oktay'ın söylediklerini not edeyim” tepkisini veriyor...

Bu konuyu işlediğim önceki yazımın devamını da okuyun:

“Hürriyet başyazarı bu tür müdahaleleri hep yapıyor. Bir ara CHP'den milletvekilliği de yapmış olan Prof. Yaşar Nuri Öztürk'ün dekan olarak atanmasını sağlayan kişi de o... (..)

“Tanık Yaşar Nuri Öztürk'ün kendisi: 'Bu sıkıntılı günlerin birinde sevgili Oktay Ekşi Ağabey'le dertleşirken konu bu kadro işine geldi ve uğradığım yobaz zulmünü anlattım. Dedi ki Oktay Ağabey: 'Yahu, bizim Cem'i Bey'le bir görüşeyim, onun böyle bir kadroyu açma imkânı olabilir mi diye sorayım...' / Ve görüştü sevgili Oktay Bey. Sonra beni aradı ve dedi ki: 'Derhal Cem'i Bey'e git! Seni fikirlerinden gıyaben tanıyor. Durumu birlikte konuşun...' Sonucu biliyoruz: Prof. Öztürk, önce profesör oldu, sonra da Cem'i Demiroğlu'nun rektörlük yaptığı üniversitede İlahiyat Fakültesi dekanı...”

'Basının gücü' diye buna derim ben.

Hürriyet başyazarı Oktay Ekşi kendisiyle ilgili ipuçları da sağlıyor son yazısında. Göreceksiniz değecek; bekleyin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.