POLİSİMİZ VE CEMİYET

Bakınız polisimizi kimlerle ve nelerle uğraşmak zorunda bırakıyoruz. Sigara alkol uyuşturucu yaşı her geçen gün daha aşağı seviyelere iniyor. Gençliğimiz uyuşturucunun tehdidi altında kalıyor. 12 yaşındaki çocuk cebinde uyuşturucu ile yakalanıyor. Nerede bunun anne babası diye haykıracağımıza kalkıp, Polis nerede? Diye feryat ediyoruz.

 

Şiddet okul duvarlarını aşıp sınıflara girmiş. Üç öğrenci sınıfta öğretmenini duvarın köşesine sıkıştırmış. Kavga yaşanıyor.  Nerede saygı nerede eğitim diye soracağımıza, polis nerede? Bağırıyoruz.

 

Maganda elinde silahıyla gecenin karanlığında sağa sola ateş açıyor. Kör kurşun gecenin sessizliğini bozarak kendine bir kurban buluyor. Oracıkta kalakalıyoruz. Nerede insanlık diye feryat edeceğimize polis nerede? Diye bağırıp çağırıyoruz.

 

Televizyonlarda yayınlanan dizilerde kan gövdeyi götürüyor. Türkçemiz katlediliyor. Cehalet, müstehcenlik, terbiyesizlik ayyuka çıkıyor. Aile ocağında evlat anneyi babayı dinlemiyor. Kuşak çatışması deyip geçiyoruz. Ardından kavga sokaklara taşıyor. Ahlak nerede, edep hayâ nerede diye bağıracağımıza polis nerede diyerek bağırıyoruz.

 

15 yaşındaki çocuklarımız, gençlerimiz eylemlere sürükleniyor. Camlar kırılıyor, vitrinler yere indiriliyor. Öfkeden çıldırıyoruz. Neden böyle diye soracağımıza polis nerede? Diye hayıflanıyoruz. Söylediğimiz kelimelere dikkat ederseniz üç aşağı beş yukarı hep aynı. Bu memleketin polisi yok mu? Güpegündüz sokak ortasında adam dövüyorlar, insan soyuyorlar… Tamam da hep itfaiyecileri hesaba çekeğimize bir kez de kalkıp yangını çıkaranlara başkaldırsak. Bir de onları sorgulasak olmaz mı?

 

Yani polis burada görevinin başında, peki bizler sizler neredeyiz?

 

Bu memlekette polisin kaç saat hangi zor şartlar altında görev yaptığını bilen ve sorgulayanınız var mı? Poliste ev reisidir. Evlat babasıdır. Sorumlu olduğu bir ailesi vardır. Ona, onlara ne kadar süre ayırabildiğini düşüneniz var mı?

 

Kaç defa polise yardımcı oldunuz? Kaç defa polisin bir gününü yaşadığınız? Hiç uykusuzluktan kan çanağına dönmüş gözlerine sevgiyle bakabildiniz mi?  Bu memlekette asayiş sağlamak yalnız polisten beklenmemeli. Evinde iki çocuğuna söz geçiremeyenler sokaklarda polis adına ahkâm kesmemeli.

 

 

Cebinde uyuşturucuyla yakalanan, öğretmenine el kaldıran, dükkân soyan, yol kesen, hava atıp çaka satan çocuklar kimin çocukları söyler misiniz? Elbette bizim çocuklarımız. Bizim insanımız. Polis nerede diye bağırıp çağıracağına bunları bu hale getirenleri sorgulasanıza.

 

Her şeyin ucuzuna kaçıyoruz. Kahramanlığın bile.

 

 

Bu ülkede binlerce polisimiz görevi başında iken sakat kaldı. Binlerce çocuk yetim binlerce kadın dul kaldı. Anlıyor muyuz şimdi polis neredeymiş?

 

Eğer eğitimde ve ahlakta yozlaşma ve bozulma olmasaydı bunların çoğu olmayacaktı. Bunları söyleyince cevap hazır; emniyet ve asayiş polisin görevidir efendim. Onlar bundan dolayı bizim vergilerimizden para alıyor. Cevaba bak sen. Bizim polisimiz para mantığıyla hareket etmez. O gözle bakanlar gitsinler de başka yerde arasınlar.   Onlar bu göreve gönüllerini koymuşlardır. Onların gözünde görev kutsaldır. Vazife başında can verirlerse en yüksek rütbe olan şehitlik makamına ulaşırlar.

 

Bu vatanın yediden yetmiş duyarlı ve bilinçli her vatandaşı polisini sevmektedir. Onlar için polisi sevmek ülkesini sevmek, devletini sevmek,  bayrağını sevmektir.  Bu sevgi dün vardı, bugün de vardır. Yarın da var olacaktır.

 

Ben belki birçok suçu af edebilirim. Fakat polise kalkan eli asla.

 

Çünkü ona kalkan eli top yekûn bir millete, vatana, devlete kaldırılmış kabul eder, af edemem.

 

Kolay gele.

 

 

10.01.2010

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum