Saman Alıp Siha, Et Alıp Hücumbot Satmak

        (Yazıya bir soru ile başlayalım: Dünyanın en hızlı Hücum botu MTB 34 hangi ülkede  üretildi? Cevabı yazının sonunda)

 1970' LER  TÜRKİYESİ 

          1975 yılında Konya İHL'de okuyordum. Edebiyat öğretmenimiz Mualla Hanım idi. O bize;   “İmkânınız olsa nerede, nasıl bir yerde yaşamak isterseniz bu konuyu anlatan bir kompozisyon yazın”  diye bir ödev verdi. Ben sınıfın orta öğrencilerinden biri idim. Köyümüzdeki yaylayı çok severdim. Orayı hayal ederek, “ Çıplak, sarp, yüksek, fırtınalı kayalara arkasını yaslayan yeşil vadilerden, kıyılarına yarpızların, bin bir çeşit  çiçeklerin otağ kurduğu, cığıl cığıl akan  tertemiz, bembeyaz  suları olan  serin derelerden bahseden, ucu bucağı görünmeyen, devasa boya sahip olan çam ağaçlarından oluşan ormanlardan ve onların esen en küçük bir rüzgarda bile icra ettikleri güzel bestelerden dem vuran; arazisinin çoğu  yemyeşil bir halı gibi çayırlarla  örtülü olan yaylayı anlattım. Devamında " köyde insanlar sıcaktan yanarken yayladaki insanların (rakımdan ve tabiat örtüsünden dolayı) serin ferah bir hayat sürerler" diye yazdım. İçinde bolca gül, bülbül, nergis, ceylan, kuzu, oğlak, beyaz bulut mavi, gök olan bu kompozisyonu hocamız beğenmişti.  Beni bu yazımdan dolayı tebrik etti. Bunun devamı olarak ilerleyen günlerde sınıf içi yapılan bir münazara da beni  münazaracı olarak seçti. Orada da başarılı oldum.

      Hocamız Mualla Hanım (rahmetli)  daha sonra diğer sınıflardan seçilen münazaracıların oluşturduğu bir ekip kurdu. MEB' in bir projesi olarak okullar arası münazara yapılacakmış. Galiba biz Gazi Lisesi ile ; “ Türkiye’nin kalkınması tarımla mı olur sanayi ile mi” mevzuunda yarışacaktık.   Bizim okula düşen  “ tarım ile olur” tezi idi. Her sınıftan seçilen arkadaşlarla bir araya geldik. Başkanlığa rahmetli Celalettin Özdemir’i seçtik.

TARIM MI SANAYİ Mİ? 

       Tarım İl müdürlüğünden yardım aldık, değişik kitaplardan, konuyu bilen kişilerden bilgiler topladık. Ciddi bir çalışma yaptık. O zaman bizim temel tezimiz şu idi: “Sanayi nere biz nere? Avrupa(Batı)  teknolojide, sanayide öyle bir yere gelmiş ki onlarla bu alanda bizim rekabet etmemiz asla mümkün değil. O zaman bize gereken, tarımda çok ilerleyip üzüm, buğday, saman, incir, domates,  patates… Yetiştirmek. Bunları kaliteli, ucuz üretip gelişmiş ülkelere satıp bunların karşılığında da bize lazım olan sanayi ürünlerini (makineler, uçaklar, arabalar,  televizyonlar, radyolar, silahlar…)  Almaktır."

       O yıllarda halkın ve yöneticilerin kahir ekseriyetinin düşüncesi de böyle idi. Rahmetli Erbakan ve bazı sivri isimlerin söyledikleri, savundukları, “ ağır sanayi, makine yapan makineler, yerli motor, yerli traktör, yerli sanayi, yerli araba …” Gibi görüşler başta Türkiye’nin beyaz yakalıları olmak üzere halkın kahir ekseriyeti tarafından alay mevzuu ediliyordu. Bu görüşüme en iyi misal, o günlerde yerli olarak Üretilen ANADOL marka otomobille ilgili çıkarılan alaycı dedikodulardır.

TARİHTE BİR İLK  

       "Kötü komşu insanı mal sahibi yapar" derler atalarımız. Türkiyemiz'de yıllarca kendine müttefik olarak gördüğü ABD ve onun gölgesi AB ülkelerinden 1974' teki Kıbrıs Çıkartmasında , 1984' te başlayan ve hala devam eden PKK ile mücadele de kendisine lazım olan silah ve mühimmatı sözde müttefiki olan ülkelerden alamayınca başka/yeni arayışlara girdi. Ülkemiz bu manada, istikrarın ( Ak Parti iktidarının)  uzun yıllar devam etmesi sonucu oluşan ekonomik gelişme ve siyasi güvenin getirdiği ortam sayesinde yeni bir yola girdi. Türkiye'miz, bazı vatanperver, idealist, çalışkan, zeki gençlerin gayretleri ve onları destekleyen siyasi iradenin varlığı sayesinde  savunma sanayiinde müthiş bir sıçrama yaptı.                                                                                                                                                                                                                       .    Ürettiklerimizin sahada (Libya, Karabağ, Irak, Suriye) büyük başarılar elde etmesi, tüm dünyanın dikkatini çekti. Öyle ki tarihte bir ilk yaşadık geçen hafta. Ajanslar şöyle bir haber geçtiler:  "Türkiye ilk kez NATO ve AB üyesi bir ülkeye silah ’siha’ Bayraktar TB2 sattı. Resmi açıklama Alman haber ajansları tarafından 'son dakika' koduyla dünyaya duyuruldu, Türkiye ilk kez bir NATO üyesine Bayraktar TB2 SİHA veriyor…." İşte bu gelişme ve bu haber hepimiz için bir gurur kaynağı. Umarım bu gelişme milletimiz ve bilhassa gençlerimizde yıllar içinde oluşan ve benliğimizi  kemiren bir virüse “güven duygusunu mahveden "EZİK MÜSTAĞRİPLİK " virüsüne çare olur. 

YAPTIKLARIMIZA BAKINCA 

     Avrupa’dan daha iyi yolları,  hastaneleri,  okulları,  köprüleri….onlardan  daha hızlı ve kaliteli yapan milletimiz, (Şehir Hastaneleri, Avrasya tüneli, Marmaray, İst. Havalimanı, Kıbrıs’a 80 km deniz altından götürülen su, üçüncü köprü, Mavi Tünel, Çamlıca ve Taksim Camileri….) şimdi de inşallah başta savunma ve silah sanayi olmak üzere bir çok alanda gelişmiş ülkeler İle yarışa girecek vaziyete geldi. Her ne kadar bazıları “SAMAN İTHAL EDİYORUZ SAMAN!’” diye (ki bu da doğru değilmiş.) gırtlağını yırtarcasına bağırsa da, "yükselme ve ilerleme uçağına"  binen millet her şeyin farkında. Nereden nereye geldiğimizi daha iyi anlamanın en iyi yolu ürettiklerimize  bakmaktan geçer :

1-Sihalar(Bayraktar TB2)

2- Atak helikopteri (T129-ATAK)

3- BORA- KASIRGA

4 -CİRİT; helikopter, İHA, kara aracı, sabit platform, hafif saldırı uçağı,

5 - FIRAT M60T

6-  KARGU

7- MAM-L

8- ANKA S

9-Altay Tankı

10- Sida

11- MTB 34... 

 İlk yerli araba (TOGG )çalışmaları da devam ediyor…

       Bu üretilenlerin kıymetini değerini bilmenin, nereden nereye geldiğimiz kıyaslamanın bir yolu da şu;   Eğer kendimiz  üretmeseydik kaç ton saman satarsak bir SİHA, SİDA, ATAK, İHA, alabilecektik? (Tabi verirlerse. Batı işine gelmediği zaman on katını versen de silah satmaz sana) .  Veya bu gün sattığımız bir SİHA’nın parası ile kaç ton  "SAMAN, SOĞAN, SARIMSAK " alabiliriz?

Not 1- Baştaki sorunun cevabı: "...Ekber Onuk, ile yapılan Teke tek programında var.  Ekber Onuk Bey'in konuşmasının,  26 - 30. dakika arasında 

b-Bir de 41. dakikadan itibaren  bir kaç dakika izlerseniz kendinizle gurur duyacaksınız.  .  https://www.youtube.com/watch?v=dxW1qBa12Fw

Not 2 : bir SİHA  yaklaşık 650  kg. Fiyatı da galiba 5 milyon lira civarında. Samanın ton fiyatına 800 tl falan diyor Google. Resmi ve doğru rakamları tam bilmiyorum. SİHA yı ve Samanı parasal olarak, ekonomik değer olarak  kıyaslarsak nereden nereye geldiğimizi anlamış oluruz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum