SAVAŞ BARIŞ DENKLEMİ

     Mademki barış süreci HDP ye yarıyor o zaman HDP süreci devam ettirsin. Madem ki savaş AKP ye (Erdoğana) yarıyor. O zaman PKK lı katillere söyleyin polis, asker vurmasınlar. Madem ki barış hem HDP nin, hem halkın yararına, o zaman söyleyin PKK ya, yol kesmesin, araç yakmasın, şantiye basıp işçi kaçırmasın, halk otobüslerini ateşe vermesin, sokakları, caddeleri ateşe vermesin… Silahları  bırakıp yurt dışına çıksın, savaş bitsin. Böylece Ak parti (Erdoğan) kaybetsin.

         Bizler Asyalı insanlarız. Duygularımız aklımızdan, kalbimiz zihnimizden fazla çalışır. Bu nedenle de aklıselim düşünceden ırak bir hayatımız vardır. Bu durum hem kişisel, hem ailevi, hem de siyasi hayatımızı fazlaca (olumsuz anlamada) etkiler. Hâlbuki biz Müslümanlar inancımıza dikkatli baksaydık tersi bir durumu yaşar olurduk. Çünkü kitabımız Kuran birçok ayetinde “akletmez misiniz, düşünmez misiniz…”? gibi uyarılarda bulunur. “Hissetmez misiniz?”  diye biten ayet yok sanki.

          Kişisel ve ailevi hayatımızdaki bu terslik sadece bizleri ilgilendirirken, zararı sadece bizlere dokunurken, bu hal siyasete uygulandığında çok vahim sonuçlar doğuruyor. Ecevit - Demirel kavgasındaki duygusal baskılar 12 Eylüle sebep olmuştu. Bazı askerlerin, bazı güçlü toplumsal kuruluşların, bazı basın gruplarının Erbakan’a ve Refaha akılla değil duyguyla yüklenmeleri 28 Şubat zulmünü ortaya çıkardı ki sonuçlarını bu ülke elan çekmekte. 27 Mayıstan önce yaşanan dönemlerde de akıl sürgün edilmiş onun otağına duygular oba kurmuştu. Bu nedenle de sonuç çok vahim olmuştu.

         Günümüzde de maalesef siyasi hayatımız aynı ters gerçeklikle karşı karşıya. Yani olayları akılla değil hisle tartan, hadiseleri analitik bir düşünceye tabi tutmadan kalplerdeki duyguların tesiri ile yamuk gören kişi, kurum ve gruplar hem kendilerine hem ülkeye zarar verdiklerinin farkına bile varamıyorlar. “Öfke baldan tatlıdır. Öfkeyle kalkan zararla oturur, kini olanın dini olmaz ….”gibi kelamı kibarları besleyip büyüten bir kültürün çocukları yine bu tuzağa düşmüş görünüyoruz. Kitabımız bu mevzuda; “ Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun...” Buyururken bizler akıldan ziyade duyguyla hareket ettiğimizden öfkeyle kalkıp zararla oturuyoruz.

           Siyasi hayatımızın yakın geçmişini bu gözlükle bir tarayalım bakın hangi gerçekler ortaya çıkacak: Refah Partisi Ankara ve İstanbul BELEDİYE BAŞKANLIKLARINI almaya aday olunca laik, güçlü, zengin, modern… Vatandaşlar ve onların sözcüleri hemen duygularını atağa geçirip bas bas bağırmağa başladılar: ”Laiklik elden gidiyor, İrtica hortluyor, kişisel özgürlüklerimiz tehlikede, rahatça içemeyeceğiz, kadın  erkek ayrı otobüslere binecek….” Bunların hiç biri olmadı. Sonra RP iktidar oldu, aynı teraneler bu sefer daha yüksek sesle dillendirildi. Erbakan’a başta bazı askerler olmak  üzere   gazeteler, tv ler yüklendikçe yüklendiler. Sonuç 28 Şubat.

             Erdoğan için Yapılanları hatırlayalım. AKP iktidar adayı olunca ;”  Aynı koro yine sahne aldı: “Bunlar gelirse gitmez. Hitlerde seçimle gelmişti, her şey sandık değil, Ordu göreve, Türkiye laiktir laik kalacak, Ülke diktatörlüğe gidiyor…” Sonuç, koskoca bir fos! Bakın son seçimde AKP tek başına iktidar olamadı. Ne yaptı Erdoğan ve Davutoğlu: “Halkımızın kararlarına saygılıyız. Halk koalisyon istedi. Bizde ona uğraşacağız…” Karşı taraf durur mu bu sefer başka bir yalanın peşine düştüler: “Türkiye DAEŞ e yardım ediyor…” Bunu milyonlarca kez iç ve dış basında dillendirdiler. Ne zamana kadar? Türkiye Daeşe vurana kadar. O yalan bitince şimdi yeni bir yalan ortaya sürüldü: Koalisyonu Erdoğan istemiyor. Son terör olaylarının nedeni Erdoğan’ın erken seçim istemesidir.  O, Barış sürecini bitirip savaşı ve kavgayı başlatarak düşen oyları yükseltip erken seçime gitmek  istiyor….”

               İnsan akılla değil de duyguyla hareket ederse, öfkesi aklını örterse sürekli yanılır, biteviye aldanır. Bu, öfkeleri çok kinleri kesif, akıl ülkelerini kin ordularına işgal ettiren kardeşlerimiz ( gazeteci siyasetçi cemiyetçi düşünür ve konuşurlar…) bu tezin ne kadar çürük olduğunu, üstelik de halkın önemli bir kesiminin de bu durumun farkında olduğunu görmüyorlar mı? En basit bir akıl bu tezi şöyle çürütmez mi? “ mademki terör saldırıları ve buna karşı devletin operasyon yapması Erdoğan’ın, Ak Partinin işine yarıyor. O zaman yapılacak iş belli,  Erdoğan’ın ve Ak Partinin rakipleri harekete geçip şöyle haykırmalı değil mi:  Ey PKK ey HDP ,Ey kandil, Ey KCK polis öldürmeyin, asker vurmayın, araç yakmayın, yol kesmeyin, adam kaçırmayın, inşaat şantiyelerini  basmayın, ortalığı kasıp kavurmayın…”   Ama dedik ya öfke aklı örttü mü bu basit gerçeği bile göremez oluyor. “PKK silah bıraksa, eli kanlı katiller asker, polis öldürmekten vazgeçse ortalık durulsa Ak parti oy kaybeder” diyorsanız o zaman kızacağınız ve suçlayacağınız kişi Erdoğan değil PKK ve onun adına iş yürütenlerdir.  Erdoğan’a  söz geçiremeyeceğinize göre! barış yanlısı! Özgürlükçü! Eşitlikçi! Halkçı! Demokrat! İnsancıl Pkk ya, KCK ya, Kandile… Ricada bulunun saldırılardan (katillikten) vazgeçsin, silahsızlanıp ülkeyi terk etsin. Böylece  AKP (ERDOĞAN) kaybetsin. 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.