Şimdi Recep Zamanı

Seçimlerin tartışmasız galibi Recep Tayyip Erdoğan ve partisidir. Ak Parti’ye olan teveccühte anahtar kelime “hizmet”tir. Türkiye’nin bütün bölgelerine götürülen hizmetler, 8,5 yıla sığdırılan büyük operasyonlar halkın gönlünü fethetmiş, başlayan güzel çalışmaların tamamlanması için Tayyip Bey ve ekibine tekrar fırsat ve yetki verilmiştir.

Seçmen verdiği oyla “ince ayar” bir düzenleme yapmıştır. Yüzde 50’lik oyla Ak Parti’nin tartışmasız kazanan taraf olduğu tescillenmiş, Başbakan’a ustalık döneminde de büyük kredi açılmıştır.

Milletvekili sayısının 330’un altında olması, daha çok uzlaşma ve yeni bir anayasa hazırlığı için daha çok çevrenin elini taşın altına sokması gereğine işaret ediyor.

Ak Parti, oylarını 5 milyon artırdığı için mutlu. Üçüncü defa girdiği genel seçimlerde oylarını artırdığı için muzaffer.

CHP ise oylarını 3,5 milyon artırdığı için memnun. Hatta Kılıçdaroğlu seçimi kazanan partinin CHP olduğunu ilan ettikten sonra gelecek seçimlerde iktidarda olacaklarının müjdesini de vermiştir!

CHP bu oy oranıyla Kılıçdaroğlu’na zor razı olur. Yüzde 30’lardan bahseden CHP yöneticileri durumu izahta epeyce zorlanacaklardır. CHP’den çatlak sesler yükselmeye başladı. Onların arasında kasetzede Baykal da var.

MHP ise kaset operasyonları ile baraj altına itilmeye çalışılmasına rağmen yüzde 13’lük oyla zoru başardığını, yıkılmadığını, ayakta olduğunu ilan ediyor. Ne var ki, kazanın kaynama sesleri 13 Haziran’dan itibaren gelmeye başlamıştır.

Vatandaş, ülke genelinde yapılan yatırımları, çılgın projeleri, çetelerle mücadeleyi vs. hesaba katmış ve Ak Parti’ye yeniden görev ve sorumluluk yüklemiştir.

Politikada ekonominin temel faktörlerden birisi olduğu bu seçim sonuçlarıyla bir kez daha görülmüştür.

Başbakan Erdoğan “balkon konuşması”nda partilerine yöneltilen eleştirileri duyduğunu ve gereğini yapacağını düşündüren mesajlar vermiştir.

Seçimden sonra yapılan yorumlarda kayda değer tespitler, itiraflar, “hakkı teslim anlamına gelecek notlarla karşı karşıyayız.

Onlardan Ertuğrul Özkök’ün (Hürriyet, 14.06.2011) “Usta, ustalık nedir” başlıklı yazısından bir bölümü dikkatinize sunuyorum:

 

“ … Başbakan Tayyip Erdoğan’ı canı gönülden kutluyorum.
Türk siyasi tarihinde eşi neredeyse hiç görülmemiş bir zafere imza attı.
Gerçek bir siyasi lider olduğunu bir kere daha kanıtladı.
Balkon konuşmasında “helalleşmekten” söz etti.
Eğer “Helalleşelim” dediği milyonlarca insan arasında ben de varsam, açık açık söylüyorum.
“Helal olsun.”
Hem başarınızdan dolayı helal olsun.
Hem de seçim kampanyasında size kızdığım şeylerden dolayı, hakkım helal olsun.
Gönlümdeki sayfa beyazdır.
Tek beklentim, biz de kırıcı şeyler yaptıysak, onun da “Helal olsun” diyebilmesi.
Benim gibi milyonlarca insana, “Merak etmeyin, yaptığımız iş seçimden ibarettir” duygusunu yerleştirmesi.
* * *
Sorsalar; “Ustalık dönemi” nedir?
Bana göre, bu dönemin ustalığı, “Erdoğan yüzde 50 oy aldı, şimdi hepimizin hayatını karartacak” diyen insanlara şu cevabı vermektir:
“Bu benim son dönemim. Ama öyle bir başbakan olacağım ki, sizler ‘Bir dönem daha devam edin’ diyeceksiniz”.
En büyük ustalık, korkuları silmek, adaleti getirmek, vicdanı devreye sokmak. Yüzde 50’nin üzerinde bir de yüzde 50 beyaz gönül oyu eklemektir.
* * *
Gece epey ilerlemişti. Bir de şunu düşündüm.
Helalleşmek karşılıklı bir şeydir.
Başbakan kucak açıyorsa, biz de kucak açmalıyız.
Karşılıklı cephelerde olarak “saf tutmayı” denedik.
Netice ortada.
Bir de “saf insan” olmayı deneyelim.
Bakarsınız, herkesin herkesi ikna edeceği haklı yanları vardır.
* * *
Zafer coşkusu içindeki biri çıkıp sorabilir:
“Hadi len, sen kimsin de gazel okuyorsun?”
Söyleyeyim: Sahilde yaşayan, hezimet duygusu yaşamayan, ama soracak soruları olan bir Beyaz Türk...
Sadece buyum...”

Aynı gazeteden Ahmet Hakan, Ak Parti’nin Diyarbakır mitingi sonrası Başbakan Erdoğan’ın değerlendiren bir yazı kaleme almıştı. Bugünkü yazısında (14.06.2011) o değerlendirmesini tekrar yayınlayarak tespitlerini hatırlattı:

“SEÇİMDEN 10 gün önceydi.
Tayyip Erdoğan hakkında bir “analiz” kaleme almıştım.
Seçim sonuçlarıyla birlikte bir kez daha okunmasının önemine işaret ederek...
O analizi aşağıya alıyorum.
* * *
-  Tayyip Erdoğan kendinden çok emin... En az yüzde 45’i cepte bilen bir liderin ruh haline sahip.
-  Ta en baştan beri “AK Parti demek Tayyip Erdoğan demektir” anlayışı, herkesin paylaştığı bir anlayıştı. Yeni durum ise şudur: “AK Parti eşittir Tayyip Erdoğan anlayışı”, artık iyiden iyiye yerleşmiş, kanıksanmış durumda.
-  Tayyip Erdoğan’ın eli rahatlamış, bagajlarından kurtulmuş. Kendisi olmuş. Tam da kendisi... Din, milliyetçilik, Kürt sorunu konularında hiçbir etki altında kalmadan sadece kendi görüşlerini anlatıyor. Rakiplerle mücadele konusunda da tamamen “Tayyip Erdoğan stili” ile işi götürüyor. “Liberal katkı” ya da “uzman görüşü” falan hikâye...
-  Evet, daha çok öfkeli... Evet, daha çok bağırıyor... Evet, en yadırgatıcı cümleleri kurmaktan asla imtina etmiyor. Fakat bu durum, bir telaşın ya da bir paniğin göstergesi değil. Erdoğan’ın hırçın gibi görünmesini, “Elindeki anketlerde AK Parti’nin durumu çok kötü” cümlesiyle açıklamaya kalkarsak fena halde yanılırız. Erdoğan’ın elindeki anketlerde AK Parti’nin durumu gayet iyi.
-  Peki o zaman neden bu hırçınlık? Açıklayayım: Tayyip Erdoğan artık kendisini gerçekten de bir “halk kahramanı” olarak görüyor. Bu nedenle oyunun tüm kurallarını koyma hakkını kendisinde görüyor.
-  Şunu da anlamış bulunuyorum: Tayyip Erdoğan, artık okumuş yazmışları, “Ama bu da söylenir mi?” diyerek mırın kırın edenleri, medyada hakkında çıkan eleştirileri, kibar çevrelerin yadırgamalarını falan dikkate almıyor. Hiçbirine aldırmıyor. Bu kesimlerin sayısal bir gücü olmadığını görüyor. Ayrıca bu kesimlerin etkileme gücünün, kendi etkileme gücünün yanında bir anlam ifade etmediğine inanıyor…”

12 Haziran seçimleri birçok bakımdan ilklerle ve başarı hikâyeleri ile hatırlanacaktır. Değerlendirmelerin hepsi aynı kapıya çıkar; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başta yakın çevresi ve bütün vatandaşlarda hayranlık uyandıran çalışkanlığı, azmi, kararlılığı, ekibini çok iyi çalıştırıyor olması, kadrosuna hâkim bir lider olması, uykusuz geceleri, kat ettiği binlerce kilometre yol, her güne sığdırılan saatlerce konuşma, alın teri ve kararlılık…

Daha da önemlisi onun halkına olan sevgisi, bu sevgiden halkın haberdar olması ve karşılık vermesi.

Bu seçimlerin ülkemiz, bölgemiz ve dünyamız için hayırlara vesile olması dilerken, seçim gecesi ilk sonuçları alır almaz Türkiye’den bir tanıdığına mesaj gönderen Filistinli doktoru hatırladım.

Doktor mesajına şöyle yazmış: “Aylar Recep, oylar Receb’i gösteriyor. Şimdi Recep zamanı!”

 

gumuslale@gmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum