Tarih, Bilgilerini ÇokPahalıya Satan Bir Öğretmendir.

 

                                                           

Leyla Zana; “Türkiye’deki bazı Kürtler özerklik istiyor. Asıl mesele, 20 milyon Kürt’ten kaçının özerklik istediği? Bu konuda da tartışmalar yürütülmeli. Bence Kürtler kendi geleceklerine kendileri karar vermeli. Doğru, ilk başta özerklik istedik, ama bugün Türkiye’de yaşayan Kürtler özerkliğin yeterli olmadığını düşünüyor…”dedi.(basından)

Bu haberi okuyunca niyeyse aklıma Kuzey Koredeki son cenaze töreni geldi. Çünkü PKK nın devlet felsefesi K.Koreninkine çok yakın.Kuzey Kore liderinin ölümünün  ardından ülke halkının yas görüntüleri, ağlama seansları  bütün dünyada olduğu gibi bizde de komedi olarak nitelendirildi.Haber spikerleri başta olmak üzere bir çok tv programında, sanal alemde bir çok sitede bu hadise alay konusu oldu. Bir milletin devlet baskısıyla, eğitimle  ne hale gelebileceğinin en büyük belgesi Kuzey Koredir. K.Kore’de insanlar açlıktan sürünürken devlet, tonlarca  parayı silaha, savunmaya, füzeye  harcıyor. Tıpkı Suriye,  tıpkı Küba, tıpkı Libya, tıpkı Tunus, tıpkı  Mısır rejimleri gibi baskıcı, marksist, devletçi bir rejimin, halkları, ülkeleri  ne hale getirebileceğini Kuzey Kore örneği ne güzel sergiliyor.

Umreye gittiğimizde Medinede talebelik yapan, orada birkaç yıldır yaşayan bir  talebemle sohbet ederken bana ilginç bir şey anlatmıştı. Bahsettikleri, Suuddaki baskıcı rejimin insanları ne hale getirdiğinin en büyük belgesi idi. Talbemin anlattığına göre, “Suud’da ne yaparsan yap, hangi suçu işlersen işle bir çaresi vardı. Zina yapsanda, adam öldürsende, hırsızlık yapsanda öyle veya böyle bir hal çaresi vardı. Yalnız kral aleyhinde konuşmanın, rejimin aleyhinde söz söylemenin affı katiyyen yoktu. Bu suçun! Cezası zindanlarda çürüyüp gitmekti. Bu nedenle bu ülkede insanlar birini mahvedeceklerse onu “devlet aleyhtarı, kral muhalifi” olarak şikayet etmeleri yeterde artar bile.

                Kuzey Kore halkına çok güldük. Yalnız bazı ülkelerde o kadar olmasa da insanlar ölen liderleri için buna benzer sahneleri halen yaşıyorlar. Korenin farkı biraz daha abartılı olması. Bu hadisenin bize gösterdiği en önemli gerçeklerden biri de bir ülkedeki rejimin ne kadar önemli olduğu gerçeği. Aynı ırktan olan, aynı bölgede yaşayan, aynı iklimin tesirinde olan fakat sadece rejimleri farklı olan iki devletten birinin halkı (kuzey kore) adeta bir ilk çağ görüntüsü sergilerken, öbürü (Güney Kore) çok daha ileri, çok daha çağdaş bir hayat sürüyor. Milletlerin hayatında Yönetim şekli bu kadar önemli bu kadar etkili.

                       Kürt Halkı PKK nın Devlet Görüşünü Biliyor mu?

Son yıllarda yaşananlar Türkiye kamuoyunda, PKK ile Güneydoğuyu, PKK ile Kürtleri özdeşleştirdi. (halbuki gerçek bundan çok farklı. AKP nin aldığı oylar bunun belgesi) Eskiden PKK deyince akla gelen ilk kelimeler, “marksist, sosyalist, kominist, devrimci, komün, halklar, demokratiklik… “ gibi kelimelerdi. Yani PKK kürtçü bir örgüt değil, marksist bir örgüttü. Ne olduysa oldu  örgüt ırkçı (Kürtçü) bir renge büründü. Bu nedenle başta Kürt halkı olmak üzere kamuoyu PKK nın bu yönünü (marksist) görmez oldu. Halbuki işin sırrı burada.

Zana’nın hayali gerçek olsa yani PKK (Allah korusun)  "başarılı olsa", "ayrı bir devlet kursa" bu devlet tıpkı Kuzey Kore gibi bir devlet olacaktır. Ben yıllar önce bununla ilgili “PKK bir devlet kursa ” diye bir hayal kurup sonra bu hayali bir yazıya dökmüştüm. Bu hayalde  PKK devlet kuruyordu ve bu devletin hali  T.Cumhuriyetinin 30’ lu yıllardaki durumuna, Kuzey Korenin, Suriyenin, Kübanın, Suudun … bu günkü haline benziyordu. Her tarafa Aponun heykelleri dikiliyor, her şehirde mutlaka onun adı yazılı caddeler, stadyumlar, hava alanları, barajlar oluyordu. Ülkedeki öğrenciler her sabah And içiyorlar ve onlar bu andda Apo nun yolundan gideceklerini haykırıyorlardı. Halk açlıktan kırılırken tıpkı Kuzey Kore de olduğu gibi devlet yöneticileri lüks içinde yaşıyor,  hazinenin en önemli gideri sağlık, eğitim, yol, su için  değil iç ve dış güvenliği sağlamak için harcanan savunma giderleri oluyordu.” Bazı arkadaşlar buna pek inanmamıştı. Ama bu günkü yaşananlara bakınca söylediklerimin daha ilerisinin olacağını söyleyebilirim. Geçen gün KCK davası ile ilgili basına yansıyan örgüt içi bazı konuşmalardaki diyaloglar bu gerçeği su yüzüne çıkarıyor. O konuşmalarda dile getirelenlere göre bazı PKK lılar Apo’ nun evini şimdiden kutsal ilan etmişler.Onun evinin topraklarını kutsal sayıp bir birlerine hediye olarak götürüyorlar. (haşa orayı  Kabe gibi görüyorlar.) Bu haberleri okuyunca aklıma hemen kemaletin Kamunun o meşhur şiiri geldi. Ne diyordı şair o şiirinde ;

Ne Örumcek, ne yosun,

Ne mucize, ne fusun;

Kabe Arabın olsun,

Çankaya bize yeter!

Güneydoğuda veya başka illerde yaşayan ve PKK yı destekleyen Kürt vatandaşlarımız  (Allah korusun) onun başarılı olması durumunda kuracağı devletin, getireceği rejimin, uygulayacağı sistemin ne olduğunu iyi bilmeleri gerek. Yoksa yağmurdan kaçarken doluya tutulmaları kaçınılmaz. Güneydoğudaki kardeşlerimiz, Kuzey Kore gibi, Küba gibi, Esat rejimi gibi, Saddam yönetimi gibi,Suud Krallığı gibi, Türkiyenin 30 lu yıllardaki sistemi  gibi bir yönetim istiyorlarsa Zana’yı takip etsinler, İstemiyorlarsa Türkiye' de hem kendileri için, hem tüm Türkiye halkı için daha insani daha medeni bir sistem için mücadele versinler.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.