Temsilde Adalet Sağlandı Sıra İstikrar da



Bu yazıma şu klasik cümle ile başlamak istiyorum: “Bu dünyada mükemmel insan da yoktur kusursuz yönetim de."
Tarihe ve bugüne bakalım şu gerçeği göreceğiz, bir yönetim şekli, bir idari sistem, bir ekonomik veya sosyal model bazı ülkelerde, bazı coğrafyalarda, bazı devirlerde tıkır tıkır işlerken, değişik coğrafyalarda, farklı devirlerde milletin önüne adeta bir set, devletin çarkına sokulmuş bir çomak olur.

Neden böyle? Çünkü hayat dediğimiz şey çok dinamik, insan denen varlık çok değişken. Zaman değiştikçe, mekân farklılaştıkça, kültür çeşitlendikçe, araçlar ve amaçlar yenilendikçe insan ve onun oluşturduğu topluluklar (kavim, halk, millet…) da değişir, farklılaşır yenilenir. Yavuz’da Padişahtı, Vahdettin de, Ömer b. Abdülaziz de Emevi Halifesidir, Yezit de. Almanya'da da Cumhuriyet var Suriye'de de. ABD’ de başkanlık sistemi var Brezilya’da da. Bu misaller bizlere bir şeyler anlatıyor değil mi?

GELELİM TÜRKİYE’YE

Ülkemiz 1950 yılından beri çok partili demokrasi ile yönetilen bir ülke. Başkanlık sistemine kadar Parlamenter sistemle yönetildi. Bu sistem de yukarıdaki teze uygun olarak bazen iyi neticeler verdi bazen işlemez hale geldi. Güçlü liderlerin başında olduğu partiler tek başlarına hükümet olduklarında istikrarın verdiği güçle kalkınma gerçekleşti, hizmetler arttı. ( DP Menderes, AP Demirel, ANAP Özal, Ak Parti Erdoğan) Aksi hallerde, yani koalisyon dönemlerinde ise hükûmetler kısa süreli olduklarından kalkınma zayıfladı, hizmetler aksadı. 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat gibi darbeler de bu parlementer sistem döneminde gerçekleşti. ( dikkat ; CHP+ MSP koalisyonu bu sistem içinde Kıbrıs işini halletti.)

21 yıllık Ak Parti iktidarında (yaşanan bazı olumsuzluklar hariç) büyük bir kalkınma sağlandı, önemli projelere imza atıldı. Türkiye’nin alt yapısı neredeyse tamamlandı. Tabi bunların çoğu Parlamenter Sistem döneminde oldu, ama sonucun elde edilmesinde sistemden ziyade güçlü liderlik (Erdoğan) güçlü hükümet olgusunun rolü vardı.

Türkiye şimdi başkanlık sistemi ile yönetiliyor. Sistem yeni olduğu için aksayan yönleri elbette var. Bunların düzeltilmesi gerekiyor. 2023 Seçimlerine giderken muhalefetin en büyük argümanı başkanlık sistemine “ucube sistem” diyerek Parlamenter Sistemi geri getireceği vaadi idi. Lakin halkımız 14 Mayıs Seçimlerinde verdiği oylarla (bu sisteme geçerken yapılan referandumda verdiği kararın arkasında durarak) muhalefetin bu görüşünü reddetti ve meclis çoğunluğunu Cumhur ittifakına verdi. (Halk öyle bir oy kullandı ki TEMSİLDE ADALETİ en üst düzeyde gerçekleştirdi. Meclise 16 parti gönderdi.) Başkanlık seçimini ise ikinci tura bıraktı.

SIRA YÖNETİMDE İSTİKRARDA

28 Mayıstaki seçimin ana nirengi noktası bu olacak/olmalı. (Yönetim de istikrar) Çünkü milletin hafızası maziyi unutmadı. Bunun en büyük delili son seçimde Cumhur İttifakının aldığı oylar. Şöyleki normalde bu kadar büyük sıkıntı ve gaile içinde olan bir millet, iktidarın aleyhine oy verir. Pandemi ile beraber oluşan pahalılık enflasyon, işsizlik, pahalılık, evlerde ve kiralardaki büyük artış; bir ülke büyüklüğündeki bir alanda, 13 milyona yakın insanın etkilendiği “asrın felaketi” olarak adlandırılan çok büyük bir deprem...Bunlar her iktidarı yıkar. Ama öyle olmadı. Bence bu Türk Milletinin büyük sağduyusunun gücünü gösterir.

Seçimde Muhalefet olumsuzlukları çok güzel anlattı, söylenebilecek her sözü söyledi , dile getirebilecek her görüşü dillendirdi.

Tüm bunlara rağmen millet bu sistemin ve bu iktidarın yanında yer aldı. Bence de doğru yaptı. Çünkü yıkım o kadar büyük ki bunun üstesinden ancak güçlü bir iktidar güçlü bir lider, istikrar ve tecrübeli kadrolar gelebilir.

Halkımız sadece ekonomiyi sadece depremde kaybettiğimiz onca evi ve canı görmüyor ki, şunu da görüyor. Suriye sınırımıza ABD binlerce tır silah yığdı. YPG denilen bir örgütü kara kuvveti olarak hazırlıyor. Ege ve Trakya’da yaptığı yığınaklar ise apaçık bir şeylere hazırlandığının habercisi. Tüm bunlar gösteriyor ki önümüzdeki pazar yapılacak seçimde ortak akıl şunu der(mi) : Depremin oluşturduğu büyük yaraları sarmak için, pandemiden sonra oluşan ekonomik gerilemeyi durdurmak için; Etrafımızı aleni bir şekilde kuşatıp bizi Irak’a Suriye’ye Afganistan’a dönüştürüp bölgede ikinci bir İsrail devleti kurmak için, bizi Ukrayna’nın yanında Rusya’ya karşı savaştırmak için... Bekleyen ABD 'ye karşı, güçlü bir yönetime ihtiyaç var. Karadeniz gazı, Gabar petrolü, savunma sanayindeki gelişmeler ancak istikrarla gelişir.
Bu da ancak Meclisin ve Başkanın uyum içinde çalışması ile olur. Aksi halde siyasi istikrarsızlık olurki bu istikrarsızlık sadece Türkiye'nin değil bölgenin, (Türk ve İslam Dünyasının) zararına olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum