Mehmet Y. ULUTAŞ

Mehmet Y. ULUTAŞ

Trump, Biden, Dolar

Son 4 gündür A.B.D. Başkanlık Seçimleriyle yatıp kalkıyoruz. TV’lerde ben de dahil olmak üzere birçok kişi bu seçimleri kim kazanır ve sonrasında neler olur konularında yorum yaptık. Elbette ki Amerikan seçimleri önemli ama Türkiye için bu kadar da önemli olmadığını ve olmaması gerektiğini düşünüyorum. Neden mi?
 
Seçilecek Amerikan Başkanı Türk asıllı veya Müslüman bir Amerikalı olmadığı sürece Türkiye için bir gönül bağı kuracağı ve bize yakın olacağı kanaatinde değilim. O yüzden Trump ta seçilse Biden da seçilse büyük bir fark olmaz. Trump ile Erdoğan’ın 4 yıllık bir geçmişleri olduğu ve birbirlerini artık daha iyi tanıdıkları için Trump’ın seçilmesi Biden’a göre biraz daha avantajlı olur o kadar.
 
Amerikan Başkanı kim seçilirse seçilsin, Türkiye güçlenmeye, güçlü ve kararlı durmaya, ve ekonomisini güçlendirmeye devam etmelidir. Kendi göbeğini kendi kesen, eli güçlü, dik duran ama diklenmeyen ve milli duruşunu muhafaza eden bir ülke olmaya devam etmelidir. Neticede ülkelerin politikaları ülke çıkarları üzerine kurulmuştur. Şahsi dostlukların politikalara etkisi vardır ama azdır.
 
Amerikan Doları Türkiye’de hisse senedi gibi bir yatırım aracı olmuş. Her yerde bulunan döviz büroları sayesinde serbestçe ve çok kolayca alınıp satılan ABD Doları en sadece vatandaşın bile ilgisini çekiyor. Peki Doların artışı doğal mı? Bence değil. Bir hisse senedi gibi işlem gören Dolar bir hisse senedi gibi artıp düşer. Mesela bir şirket kar açıklarsa, üretim ve satışlar artarsa, yeni bir ürün icat eder veya satışına başlarsa o vakit hisse senetleri artar. Ama aynı şirket zararda ise, satışlar ve üretim düşmüş, borçlar dağ gibi olmuşsa ve ödemeler yapılamıyorsa, o hisse senedinin fiyatı düşer.
 
Amerika’nın dünyanın en borçlu ülkelerinden biri olduğunu, küreselleşme nedeniyle eski gücünde olmadığını ve tüm dünyayı kasıp kavuran yeni bir ürün icat etmediğini biliyoruz. Yani Amerikan Dolarının doğal olarak değer kazanmasını gerektiren bir durum yok. Nitekim DXY Amerikan Doları Endeksi Mart-2020’den beri düşüşte. Ama Türkiye’nin CDS Risk Priminin yükselmesi, Merkez Bankası rezervlerinin eskiye nazaran azalması ve global risk iştahının (yabancı sermaye girişi) azalması Amerikan Dolarının yükselmesini tetikliyor. Ama asıl majör sebep Türk insanının konvansiyonel yatırım araçlarına nazaran daha çok prim yapacağını düşünerek Amerikan Dolarına yönelmiş olması. Nitekim Türkiye’deki döviz mevduatı çok şişmiş durumda.
 
Bu artışın geçici olduğu ve yakında sönümleneceği kanaatindeyim. Çünkü naturel bir artış olmadığı için bir süre sonra “yeterince kar ettim, artık daha fazla artmaz” diyen fırsatçılar satmaya başlayacak ve Amerikan Doları fiyatı düşecektir.
 
Türkiye’nin alacağı ve alması gereken çok yol var. Eğer hepimiz emek koyarsak, çalışırsak ve fırsatçılık yapmak yerine milli bir duruşla katkı verirsek bu yolun sonu selamet olacak. Türkiye’nin gereksiz tartışma ve kavgalarla kaybedecek vakti yok. Neticede çalışmayana ekmek yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.