Türkiye Filistin Devletini Ne Zaman Tanıyacak?

Güney Amerika'daki 12 ülkeden 8'i Filistin devletini tanıdı, Türkiye ise hâlâ tanımadı... Bu işte bir garabet var. İsrail'den haklı olarak şikâyetçiyiz. Uluslararası sularda, insanî yardım gemisi Mavi Marmara'ya Siyonist askerleri saldırdılar ve vatandaşlarımızı öldürdüler. İsrail hem özür dilemiyor, hem tazminat ödemiyor, hem de yavuz hırsız ev sahibini bastırırcasına Türkiye'ye verip veriştiriyor, sövüp sayıyor. Buna karşılık Türkiye'nin Filistin Devletini tanıması gerekmez mi?

Tiyatro sahnesinde İsrail ile kavgalıymışız, çekişiyormuşuz gibi görünüyoruz ama kulislerde başka dolaplar dönüyor gibi geliyor bana

Kemalist Türkiye Cumhuriyeti ile Siyonist ve ırkçı İsrail Devleti arasında bazı gizli anlaşmalar hâlâ yürürlükte.

Türkiye'de resmen 20 bin, gerçekte 16 bin Musevî vatandaş yaşıyor. Ülkemizdeki Yahudilerin sayısı bu kadar az mıdır? Hayır, bizde 1,5 milyon Kripto Yahudi bulunmaktadır.

1. Sabataycılar.

2. Sabataycı olmayan diğer Gizli Yahudiler. Geçmiş asırlarda Avrupa'daki pogromlardan kaçan Yahudiler ülkemizin çeşitli bölgelerine yerleştirilmiş, açık Yahudi kimliğiyle barınmaları zor olduğundan Alevî ve Bektaşî kılığına girmişler.

3. Eskiden Kürdistan'da Kürt Yahudileri yaşıyormuş, şimdi bir tek Yahudi yok. Hepsi araziye uydular, Alevî veya Sünnî Kürt kılığına girdiler.

"Yahudiler 20'inci asırda iki Yahudi Devleti kurdular..." sözü boşuna söylenmemiştir.

Bazıları bana şöyle diyecekler:

"Yahu sen neler söylüyorsun, ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? Ne akıl almaz laflar ediyorsun..."

Böylelerine cevabım şudur:

Benim aklım başımda... İki ayağımı da yere sıkıca basıyorum. Ne dediğimi çok iyi biliyorum. Sizlere tavsiyem ayakta uyumaktan vazgeçmenizdir.

AK Parti iktidarı Müslüman bir iktidardır, Yahudilere pabuç bırakmaz gibi sözler edebiyattan ibarettir.

Ankara iktidarı, 12 Güney Amerika ülkesinden 8'i gibi Filistin Devletini tanırsa Türkiye'nin gerçekten ırkçı, Siyonist devlete karşı olduğunu kabul ederim.

İş bununla da bitmez, İsrail ile bütün gizli anlaşmalar fesh edilmelidir.

Devletimiz, Gazze'de  büyükelçilik açmalıdır.

* İkinci yazı

Müslümanlara Teessüf  Ediyorum

Hint Mecusileri ineği kutsal sayarlar, ona çok hürmet ederler. Hinduizmin mukaddes şehri Benares'te yaya kaldırımına yan gelip yatmış geviş getiren bir ineğe höst deyip bir tekme atan kişinin akıbeti hiç parlak olmaz. Mecusiler onu linç bile edebilirler.

Maalesef Türkiye Müslümanlarında, Hindistan Mecusileri kadar din gayreti yok.

Kanuni Sultan Süleyman Han'ı tahkir eden bir film çevrildi, milyonlarca Müslüman gereken tepkiyi göstermedi. Yazıklar olsun diyorum.

Tepki derken elbette şiddete başvurulmasını, yasa dışı hareket edilmesini kasd ve temenni etmiyorum.

M. Kemal Paşa hakkında bir film çevrilse, müstehcen yatak ve sevişme sahneleri gösterilse Kemalistler protesto etmezler mi? Hem de nasıl ederler, yeri göğü  inletirler.

Bu devlete 46 yıl padişahlık eden, aynı zamanda Halife-i Müslimin olan, ömrü gazada geçen, ahir ömründe cihad-gaza yaparken vefat eden, din ü devlete büyük hizmetler eden, beş vakit namazını kılan, Şeriat-ı garra-i Ahmediyyeyi uygulayan, ulemaya ve meşayihe çok hürmet eden, Süleymaniye camiini ve daha yüzlerce vakıf eserini sadaka-i cariye olarak bırakan, adaletli, insaflı, halka karşı çok şefkatli, gayr-i Müslimlere din ve kimlik hürriyeti veren, şair, edip, salih bir padişaha yapılan hakaretler karşısında, bu millette yeterli vefa ve mürüvvet olsaydı (yasal sınırlar içinde kalmak şartıyla) dünya ve tarih çapında tepki gösterilirdi.

Kötü bir şeyi protesto etmek yasak mıdır? Hayır değildir. O halde niçin Kanuni Sultan Süleyman Han'a yapılan hakareti gereği gibi, yeteri kadar  protesto etmedik.

Cemaat başkanına fiske vurulsa ayağa kalkan cemaat fanatikleri niçin bu dine ve bu ümmete büyük hizmetler etmiş bir zatı savunmuyorlar, korumuyorlar.

Türkiye Müslümanları, büyüklerine yapılan saygısızlıklara karşı gereken tepkiyi göstermedikleri müddetçe işte bugün olduğu gibi Selaniklilerin, Kriptoların, malumların, mahutların maskarası olacaklardır.

Teessüf ediyorum!

* Üçüncü yazı

Açık Mektup

Benim sevgili kardeşim... Mektubunuzu aldım. Sizi uyarmak istiyorum: Kaybedilmiş bir davanın avukatlığını yaparak kendinizi yakmayınız.

Hak yol olarak gösterdiğiniz o fırka, Müslümanların büyük çoğunluğunu müşrik ve kafir olarak gösteren bir bid'at ve dalalet fırkasıdır.

Bugün dünyada bir buçuk milyar Müslüman olduğu söyleniyor. O aşırılık fırkasına kalırsa birkaç on milyon kişi dışında Müslüman kalmaz. Ne olur ötekiler? Onlara göre kafir olur, müşrik olur...

Size tavsiyem:

Din ve inanç konusunda Ehl-i Sünnet ve Cemaat dairesi içinde bulununuz.

Dini bir konuda ihtilaf ve tartışma olursa  cumhur-i ulema görüşünü kabul ediniz.

Din ve iman kardeşlerinizi sakın şirkle, küfürle, sapıklıkla suçlamayınız. Kendiniz kafir olursunuz.

Ehl-i sünnet uleması, sizin savunduğunuz ve aklamaya çalıştığınız bozuk fırkayı reddeden binlerce kitap, risale, ilmi makale yazmışlar; onların bütün itiraz ve iddialarını Kur'anın, Sünnetin, aklın, mantığın, firasetin ışığında red, cerh ve  tekzib etmişlerdir.

İyi biliniz ki, sizin müşrik ve kafir dediğiniz gerçek sufiler İslam'ı en iyi yaşayan samimi ve kamil Müslümanlardır.

Bahs ettiğiniz ve imamü'l-müslimin olarak gösterdiğiniz zatın kardeşi Süleyman, o şaşırmış ve yoldan çıkmış kimseye karşı bir kitap yazmıştır. Biz Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanları Süleyman'ı haklı buluruz.

Bil ki:

Tek başına ve toplu olarak zikrullah dine aykırı değildir.

Allahu Teala  kemal sıfatlarla sıfatlıdır ve noksan sıfatlardan münezzehtir.

Allaha insanlar gibi maddi yüz, el ayak, cisim izafe etmek küfürdür.

Allah zamandan ve mekandan münezzehtir.

Allah cihetten, inmekten, çıkmaktan, oturmaktan münezzehtir.

Müteşabih ayetler ve hadisler lügavi ve zahiri manalarına alınamaz.

Tevessül haktır, doğrudur.

Kabirlerde salih mü'minlerin rahatlık, kafirlerin azab içinde bulunmaları haktır.

Dini konularda müctehid imamlar, ulema ve fukaha ne demişler, hangi yorumları ve açıklamaları yapmışlarsa doğru olan onlardır...

Sana çok temel ve önemli bir kuralı hatırlatıyorum:

Senin aşığı ve bağlısı olduğun o fırkanın, Ehl-i Sünnete  ters düşen bütün görüşleri yanlıştır. Bir teki bile doğru değildir. Bütün ihtilaflı konularda doğru olan, haklı olan Ehl-i Sünnettir.

Namaza ve cemaate dikkat ediyorlarmış... Olabilir. Ehl-i Sünnette de namaz farzdır, cemaat  farz veya vacibe yakın sünnettir.

Seni uyarıyorum: Mü'minlerin çoğunluğuna; salih, muhlis ve muttaki Müslümanlara sakın müşrik veya kafir deme.

Orta yoldan, Sevad-ı Azamdan, cumhur-i ulemanın izinden, adaletten, insaftan ayrılma. Aşırılığa kaçma. Ebedi saadetini birkaç petro-dolara satma. Kur'anın bendesi olan, Sünnete sımsıkı bağlı olan mü'minlere çamur atma.

Allahü Teala hazretleri cümlemizi hidayete tabi olan kullarından eylesin. Vesselam...

Önceki ve Sonraki Yazılar