Varsayalım ki, CHP lideri Deniz Baykal değil...

Eski deyimiyle 'seçim sath-ı mâiline' girdiğimiz şu günlerde medyadan en fazla işittiğimiz yakınma 'solun durumu' ile ilgili oluyor. Medyamız genellikle 'eski solcu' tâifesinin elinde bulunduğu için, köşecilerin zihinlerinin en büyük meşgalesi, solun seçimlerde neden başarısız olduğu... Yakın zamanlara kadar CHP'nin varlığını solun başarısızlık sebebi görüyorlardı; seçimlere pek az kala gönüllerini CHP'ye ısındırdılar, bu defa sorunun kaynağını Deniz Baykal olarak görmeye başladılar...

Daha dün, birkaç köşede birden, “CHP'nin başında Deniz Baykal değil de bir başkası bulunsaydı, durum çok farklı olurdu” diye özetlenebilecek tespitler çıktı.

Zihinlerinden geçen sanıyorum şu: Baykal gitse ve bir başkası onun yerini alsa, Ak Parti'yi iktidardan etmeye yarayacak kadar oy CHP'ye gidebilir... Solun en ciddi sorunu CHP, CHP'nin en büyük sorunu da lideridir; Baykal gitse CHP'yi kitlelere sempatik gösterecek ve gerçek sol haline getirecek bir süreç yaşanabilir...

Burada durup bir büyük “Acaba?” kuşkusu belirtebiliriz.

Kuşkumun sebebi, Bülent Ecevit'in başında bulunduğu dönemin kısa bir bölümü dışında, CHP'nin kitlelerden fazla yüz bulamamasıdır. CHP, SHP, DSP adını taşıyan 'sol' iddialı partilerin hiçbiri, çok partili demokrasi döneminde, değişik liderler altında girdikleri seçimlerde, halktan tek başına iktidar izni alamadı.

Şimdi durumun farklı olması için ne sebep var?

Türkiye genellikle 'muhafazakâr' insanlardan oluşan bir ülke; Ak Parti'yi iktidara taşıyan süreçte merkez değerlerin çoğu muhafazakâr yorumlara kavuştu. Ak Parti'nin iktidardaki varlığı CHP'nin siyasal tabanını iyice seyrelten bir etki yaptı, yapıyor. Baykal gitse, CHP kendini değiştirse de, 'yeni CHP'nin taban bulması o kadar kolay değil.

'Yeni CHP' daha 'sol'da konuşlanacaksa, CHP'yi beğenmediği için daha solda partiler kuranların âkıbeti 'yeni CHP'yi de beklemeyecek mi? Sol yalnız Türkiye'de değil, bütün dünyada kendi krizini yaşıyor zaten...

Görülüyor ki, 'sol' diye bilinen kesimde sorun kişilerden kaynaklanmıyor. Biraz daha derine inecek olsak göreceğiz, sol politika üretme kabiliyeti eksikliğiyle de bir irtibatı yok sol siyasetteki tıkanıklığın... Bu seçime kadar kendisini 'lâiklik' parantezine kilitleyen CHP şimdilerde 'yolsuzluk' ve 'yoksulluk' eksenli bir muhalefet yürütüyor; arkasında her dediğini onaylayan büyük bir medya desteği de bulunduğu halde, kendisini kitlelere yine de sevimli gösteremiyor.

Çarşaflıların yakasına CHP rozeti takıldığı, tarikatçiler partiye üye yapıldığı halde...

Sola gömlek biçmek bana düşmez, ama başkalarının biçtiği gömlekler de CHP'nin üzerine oturmuyor... CHP'nin siyasetten bütün umabileceği, Ak Parti'nin kitlelerle arasını açacak çapta büyük hatalar yapmasıdır. İktidardaki parti bugüne kadar getirdiği gibi, kendi kitlesini pekiştirip yeni kitlelerle buluşa buluşa oyunu yüzde 70'e kadar çıkarma potansiyelini içinde barındırıyor.

22 Temmuz seçiminde “Ak Parti'ye vermeyin de, oyunuzu ister CHP'ye ister MHP'ye verin” propagandası, siyaset arenasını, seçmenlerin zihninde, “Ak Parti ve diğerleri” denklemi içerisine yerleştirdi; bu da CHP'nin lehine bir zihinsel konumlandırma değil.

Bu durumda ne olacak, sol ve CHP için bir çıkış yolu yok mu?

Olmaz olur mu, elbette var. Biraz aradığı takdirde Deniz Baykal'ın liderliğindeki bugünkü CHP yönetimi de kendisini seçmenler önünde oy verilebilecek bir sevimliliğe büründürmenin yolunu bulabilir. Zordur, zahmetlidir, ama mümkündür.

Seçime kadar önümüzde bayağı bir zaman var; tablo iyice ortaya çıksın, CHP'nin seçimden sonra yapması gereken açılımın anahtarını tartışacak vakti nasıl olsa buluruz.


Önceki ve Sonraki Yazılar