Murat KARAKOYUNLU

Murat KARAKOYUNLU

VİCDAN, YALAN...

İnsan umulmadık köşelerde karşılaştığı dilencilerden bildik dualar dinlemeye alışkın olsa da,  üç beş kuruşu vermekten çekinmez. Bazen ne anlama geldiğini bilse de bir dilenci için o üç beş kuruşun, kendisi için daha fazla dua dilenmez. Bildik sahnelerin, bildik replikleri, bildik repliklerin, bildik tepkileri olur biliyorsun. Ben, bilmediğin korkularıyla yüzleştiğinde hayatın, çaresiz kalmayasın diye sana, her acı bir umut yeşertir diye çekip de acılarımı, çare topluyorum umut kapılarından. Bu kaçıncı ders konusu hayatın ve kaçıncı tecrübe artığı yaşananlardan bilmiyorum. Ama dün gibi bugün de sana sesleniyorum.

Büyük acılarını hayatın, küçük yalanlar yeşertir dostum. Çivi hikayesi işte. Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir askeri, bir asker bir orduyu diye devam eden ve sonu kurtarmakla biten o temsil gibi. Büyük acılarını hayatın, küçük yalanlar yeşertir. Beklenmedik kararlar almak zorunda kaldığın zamanlarda seni, kolay kaçış yollarına iter hayat. Bir yalan bin sorunu çözer tek kalemde. Bir hatadan kurtulur bir dar boğazdan kurtarırsın kendini(!)

Kurtarmak ya da kurtulmak. Bak ne yakın biri diğerine ve ne kolay tercih etmek birini, diğerine. Kurtarmak ve kurtulmak istediklerin bir ikilem sunuyorsa sana, bu tercih faslının kıymetini bil. Bu kolay bir tercih senin için çünkü. Ben asıl, kurtarmak ve kurtarmak sınavından bahsediyorum.

Hayat her tercihe aynı tepkiyi verdirmiyor işte. Bazen tüm samimiyetinle attığın adımların boş kalıyor. Bazen beklemeden neticesini kararlarının, umutsuzluğa kapılıyorsun. Aslında her şey inanmakla başlıyor dostum. İnanmak, sevmeye başlamanın ilk adımı, vicdanın besmelesidir. Hayat, yalanların kırık omurgalı beslemesidir. Sen dostum, vicdan ve yalan tercihinde bulduğunda kendini, yön vereceğin bir yarını çizeceğini unutma. Ya besmeleyle başla yarına, ya külkedisine döndürüp de hayatı, yalanların üvey muamelesine terk etmeyi göze al. Hayat senin, tercih de.

Kötüleri bu hayatın, iyilerine büyük acılar bırakınca insan, öyle depremlere maruz kalmış ki; vicdanıyla arası gün be gün ayrılmış birbirinden. Arada kocaman bir yar oluşmuş. İşte tam burada. Düşmeden bu yardan aşağı, vicdanıyla bir köprü kuranların işidir insan olmak.  

Yaşadıkların sana insanlara olan güvenini kaybettiriyor bu kesin. Her hayal kırıklığı içinden bir parçasını daha koparıyor vicdanının. Boşluk kabul etmeyen hayatında nefret, dolduruyor tüm boşluklarını güvenin. Yıkılmamak adına öfkenin harcını vuruyorsun duvarlarına. Tertemiz bir insan, böyle köreliyor işte.

Bir oyunum var dostum, tüm insanlar kötüdür diye başlayan. O hani, bana kaybettirenlerden öğrendiğim bir oyun bu. Çok eğlenceli inan. Tüm insanlar kötüdür diye başlıyorsun hayata. Ve içlerinden iyi hallerini seçiyorsun onların. Bazen kocaman parçalar ayıklıyor, bazen cımbızla çekiyorsun. Ama eninde sonunda, o kadarcık bile olsa güveniyorsun. Hiçbirinin her hali iyi olmuyor zaten ve sana hiç biri büyük acılar yaşatmıyor öyle. Biraz güvensiz kalıyor, biraz çareye ters davranıyorsun belki ama acımıyor işte için. Yakmıyor hiçbir alev seni. Tek kurtuluş bir kurşunun ellerine teslim etmek işte hayatı. Bu şansı elde edememişsen eğer, yaşayacaksın öyle. Vicdana bırakacaksın kendini, insafa bir de...

“İnsan çiğ süt emmiş” derlerdi de ben, hiçbir anneye suç bulmadım hiçbir zaman. Zira çiğ süt emmemiş insan yok söyleyeyim unutmadan. Hayat kendi kalıpları içerisinde şekillenen insanların körelememiş menfaatlerinin ürünü unutma. Ve bir anne, anne olmak vasfını kaybetmemişse içinde vicdanını sökmez evladının.

Bil ki dostum. Hala korkuyorum inan, biri ispatlayacak diye: vicdan yalan.

Ulaşmak için:  mkarakoyunlu@hotmail.com.tr

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.