Necmi ÇAVUŞOĞLU

Necmi ÇAVUŞOĞLU

Vicdanınız sızlamadı mı?

Bir BATI ÜLKESİ olan Belçika’da Müslüman bir hanımefendi başörtüsüyle mecliste yemin etti. İlk defa başörtülü bir kadın vekil Avrupa’da meclise girdi. Çok sevindim. Nasıl sevinmeyeyim, benim vatanımda başını örtenler meclise girmek şöyle dursun, üniversiteye giremiyor. Belki bize de örnek olur, hep batıyı örnek alıyoruz ya!!!

Haberi izlerken 1999 da Türkiye büyük millet meclisinde yaşanan Merve Kavakçı’nın yemin krizi ve o dönemde en ağır biçimiyle yaşanan başörtüsü zulmü aklıma geldi. Eminim herkesin hafızasında da o zaman yaşananlar canlanmıştır. Allah’ım bize bir daha o günleri yaşatma!(Amin)

Hatırlarsınız FP listesinden milletvekili seçilen Merve Kavakçı yemin sırası gelmek üzereyken, yanında Nazlı Ilıcak ve birkaç erkek milletvekili ile meclis genel kuruluna girip FP grubuna ayrılan yere oturdu. Yemin etmeye hazırlanıyordu ki Yemin etmesine fırsat vermeyen protestolar yaşandı.

Dönemin başbakanı Bülent Ecevit, cebinden çıkardığı bir kâğıttan “Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen bu hanıma haddini bildirin” hezeyanını kusma cesaretini kendinde bulmuştu.

Bu sözler üzerine Ecevit’in partisine mensup milletvekilleri dakikalarca alkış tutup, sıra kapaklarına vurarak dışarı dışarı diye bağırmışlardı.

Kendisi gibi milletten temsil yetkisi alan, millet nezdinde, kanun önünde kendisiyle eşit olan Merve Kavakçı’yı meclisten atma gücünü ve yetkisini Ecevit nereden almıştı!

Ve sonrasında yaşananlar!

Yemin etmek şöyle dursun Meclis Genel Kurulu’ndan atıldı.

Yetmedi milletvekilliği düşürülüp vatandaşlıktan çıkarıldı.

Allah’ım, ne ağır imtihanlar bunlar!

Nüfusunun %99 u Müslüman olan ülkemde, Meclisten atılan milletvekili, kamudan atılan memurlar, okuldan atılan öğrenciler!

‘Kanayan bir yara gördüm mü yanar taa ciğerim’ diyor ya Mehmet Akif Ersoy.

Gerçektende Belçika meclisindeki yemin törenini izlerken geçmişe dönük hatırladıklarım, acımı tazeliyor, üzüntünün şiddetinden ciğerlerimin yandığını hissediyorum. Yaşlar boşalıyor gözlerimden.

Ey dışarı dışarı diye sıra kapaklarını kıranlar!!

Bu töreni izlerken utanmadınız mı?? vicdanınız sızlamadı mı? (varsa tabii!!)

Ve sen,
Ey zulümde başı çekmiş olan mevta, yaptıklarına şimdi pişman oldun mu?

Avrupa’da başörtü serbestisini yok göstermeye çabalayan gazeteciler, televizyoncular!

Bu zulmün sadece bizim ülkemizde bu derece katı uygulandığını halktan gizlemeye çalışanlar, buna nasıl bir kılıf bulacaklar?

Bir batı ülkesinin meclisinde başı örtülü bir milletvekili var. Bu olayı nasıl çarpıtacaklar merakla bekliyoruz.
Kendi ülkemizde okuyamadığı için Avrupa’da, Amerika’da, Balkan ülkelerinde, Ortadoğu’da, Afrika ülkelerinde okuyan öğrenciler varken, ısrarla oralarda da yasak olduğu yalanına milleti inandırmak için gayret gösterenler, meclise giren başörtülü vekili nasıl saklayacaksınız halkımızdan.
‘Ateş Düştüğü Yeri Yakar’ atasözü, çok duyulan bir atasözümüzdür. Ateş ile söylenmek istenen ‘acı, üzüntü ve keder’dir. Düştüğü yeri yakması ise bu olayı birebir yaşayan insanı daha çok etkilemesi, hatta en çok onu etkilemesi anlamına gelir. Kimse bir acıya, onu çeken kişi kadar üzülemez. Ne kadar üzüntüsünü anladığımızı söylesek de, kimse acı çekenin gerçek üzüntüsünün boyutlarını kavrayamaz, onu yaşayamaz.

Üç sene okuduğu okulun kapısı, dördüncü sene yüzüne kapanmayan nerden anlasın!
Bunun ne denli acı verdiğini, kahrettiğini!
Bir dakika önce devlete hizmet eden biriyken, bir dakika sonra kapı dışına konmayan nasıl anlasın!
Dışlanmanın ne demek olduğunu!


Meclisten atılmayan ne anlasın…



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum