YANAR YÜREK "DOST DOST" DİYE

Sokaklarda bulunmaz, çarşıda pazarda satılmaz, dalda ya da tarlada yetişmez, filmlerdeki gibi hiç tanımadığınız “selam”lıklardan da çıkmazmış “dost”


Muhabbeti özlenmez, karşılıklı çay içmelere iç geçirilmezse…

Havayla su sohbete katık yapılmaz, lafın beli beraberce kırılmazsa…

Uğrunda gözyaşı dökülmez, arkasından ağıtlar yakılmazsa…

Boşluğa düşmüş gibi olunmaz, yokluğunda “bomboş” hissedilmezse…

Kötü sözü duymazdan, sert bakışı görmezden gelinmezse; “dost” sayılmazmış ol kişi…


Bir şey olduğu için değil…

Bir şeye sahip olduğu için değil…

Bir şeyler yaptığı için değil…

Bizimle aynı düşündüğü için değil…

Bizimle aynı bakış açısına sahip olduğu için değil…

“Her şeye rağmen sevilen”
kişiymiş “dost”


Birkaç haftada, iki-üç ayda, üç-dört yılda olunmazmış...

Gözyaşı dökülmez, fedakârlık bele kuşak gibi bağlanmazsa “dost” olunmazmış…

Acısını acımız, derdini derdimiz görmedikçe “dost”uz denilemezmiş…

Baş dara düştüğünde, ihtiyaç anında akla ilk gelen “o” olmadıkça, “dost” bilinmezmiş…

Sevginin ve coşkuların beraberce paylaşıldığı, acısıyla tatlısıyla yılların gergef gergef işlendiği zaman dilimleri geçirilmedikçe, ona “dostluk” tarifi yapılmazmış…


Ne gözyaşına bakılırmış “dostluk”ta, ne acılarla yoğrulmaya…

Ne zaman harcanmasına bakılırmış “dostluk”ta, ne de paraya...


Vermekmiş “dostluk”.

Verebilmeyi bilmekmiş…

Paylaşmakmış “dostluk”.

Paylaşabilmeyi başarmakmış…

Unutmakmış “dostluk”.

Hatayı-kusuru, ezayı-cefayı, ağrıyı-sızıyı unutmayı becerebilmekmiş…

Katlanmakmış “dostluk”.

Her şeyiyle kabul ettiğinize, tahammül gösterebilmekmiş…

Sabretmekmiş “dostluk”.

Her şeyin Allah’tan olduğuna inanabilmekmiş…

Sevmekmiş “dostluk”.

Ne olursa olsun sevebilmekmiş…

Ama en çok da Allah için sevebilmek, yüreğe yerleştirebilmekmiş…


Böyle yapılınca “dostluk”lar ortaya çıkar,

böyle davranınca “dost” olunur,

böyle olununca “dost” yetiştirilirmiş…


“Dost” bulunmaz. “Dost” aranmaz. “Dost” beklenmez.

“Dost” yetiştirilirmiş…

Yüreğiniz için…

Sevginiz için…

Geleceğiniz için…

Ahiretiniz için…

Hem “o”nun için, hem kendiniz için… Ama en çok da Allah için…

Önceki ve Sonraki Yazılar