Yeter, milleti tahrik etmeyin

CHP lideri Deniz Baykal 'takiye' yapıyor galiba... Türkiye iki gündür bir 'kara senaryo'yu tartışıyor; Okay Gönensin'in Vatan'da fâş ettiği Ankara'da yazılmış üç perdelik bir oyunun senaryosunu...

İlk perdede, Meclis'te Ak Partililerin oylarıyla çıkan anayasa değişikliği paketi Cumhurbaşkanı tarafından onaylanıyor; ardından "Cumhuriyet'in temel niteliklerine aykırı" olduğu gerekçesiyle CHP'nin paketin iptali için yaptığı başvuruyu Anayasa Mahkemesi kabul ediyor ve paketi iptal ediyor...

İkinci perdede, Anayasa Mahkemesi'nin paketi 'değiştirilemez maddeleri değiştirme girişimi' gerekçesiyle iptali üzerine harekete geçen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı girişime imza vermiş 256 milletvekilini siyasi haktan mahrum ederek Ak Parti'yi kapatıyor, kadrolarını bürokrasiden dağıtıyor...

Üçüncü perdede, CHP-MHP hükümeti kuruluyor; gidilen ilk seçimde de sandıktan bu iki partinin koalisyonunun çıkması sağlanıyor...

"Hayır, yeni bir kapatma davası istemiyoruz" demiş CHP lideri katıldığı bir TV programında ve Ak Parti'yi sandıkta yenilgiye uğratmayı amaçladıklarını söylemiş... Ne dersiniz 'takiye' yapıyor olabilir mi?

Bu kuşkumun sebebi belli: Ciddi kuruluşların yaptığı araştırma sonuçları Ak Parti'nin oyunun hâlâ tek başına hükümet kurabileceği oranda olduğunu gösteriyor. Yandaş kalemler bile, ciddi bir değişime kendisini tâbi tutmadan CHP'nin öncekinden daha iyi bir sonuç alamayacağını itiraf ediyorlar. CHP'nin Ak Parti'yi sandıkta yenilgiye uğratabilmesinin reel şartları yok bugün... Peki nasıl olacak da Deniz Baykal'ın beklentisi gerçekleşecek ve CHP iktidara gelecek?

'Takiye' kuşkumun temelinde bu kuşku yatıyor işte. CHP'ye iktidar yolunu kısaltacak bir 'harici etkene' ihtiyacı var. Gerekirse kuralları zorlamak üzere devreye girecek ve nasıl bir sonç doğuracağını hesaba katmadan kendisi için öngörülen görevi yerine getirecek harici bir etkene...

Yunan trajedilerinde yarattığı karakterlerle öyküyü çıkmaza sürükleyen yazar, kendi kendisinin imdadına, o ana kadar ortalıkta görünmeyen bir figürü devreye sokarak koşar. 'Deus ex machina' denilen bir 'harici figür' sahneye gökten iner ve yazarın yapamayacağını yapar: Ölmesi gerekeni öldürür, kurtarılması gerekeni kurtarır...

Bugünün CHP'nin katkılarıyla oluşmuş karmaşa ortamında kurallar içerisinde kalarak CHP'yi iktidara taşıyacak bir süreç başlatmak imkânsız görünüyor; Yunan trajedilerindeki 'Deus ex machina' türü bir figürle ve sadece ona tanınan kural-dışı işlemlerle birkaç hamle sonra Deniz Baykal'ı iktidar koltuğunda görebiliriz ancak...

'Deus ex machina' yüksek yargı oluyor bu durumda; Deniz Baykal'ın bile "Yok öyle bir şey" dediği parti kapatma sürecini başlatıp Ak Parti'yi iktidardan edecek bir tek öyle bir 'harici etken' söz konusu olabilir.

411 milletvekilinin oyuyla gerçekleşen anayasa değişikliğini, anayasa esastan incelemesini yasakladığı halde, esastan görüşerek iptal kararı vermiş olan Anayasa Mahkemesi, benzer bir 'gerekçe' ile yapılacak başvuru için farklı davranır mı?

Deniz Baykal'ın inkârı bu sebeple ikna edici değil. Anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğini açıklamakla, Okay Gönensin tarafından fâş edilmiş 'kara senaryo'da yazılmış replikleri oynamaya sabırsızlandığını çok belli etti CHP...

Önceki ve Sonraki Yazılar