Prof. Dr. Yakup CİVELEK

Prof. Dr. Yakup CİVELEK

Arapça Tutkusu / Aşkı, Evrensel Bir Sevgi mi, Yoksa Tuhaf Bir İlgi mi?

“Arapça benim hayatım. Arapça öğrenmek yaptığım en iyi şey. Arapça sayesinde şiiri keşfettim. Doğru araçlara sahipseniz, Arapça öğrenmek eğlenceli ve kolay.” İsveçli Arapça Öğretim Sitesi Kurucusu

Sevgili Dostlar

1975’de başladığım İmam Hatip Lisesinden itibaren Arapça hayatımın bir parçası oldu. 1984 İlahiyat mezuniyeti ile bu dili orta öğretimlerde öğretmeye başladım. 93’den itibaren öğretme faaliyeti üniversite düzeyinde başladı. Aslında hem öğretiyor hem de öğreniyordum. Bugün olduğu gibi. Öğretirken bilmediklerimi öğreniyor, bildiklerimi de pekiştiriyorum. Hayat ya öğrenme, ya öğretme, ya dinlemedir, ya da öğrenen ve öğretene yardım etmektir. Bunların dışındaki ise kişi için felakettir.

Yıllardır Arapça profesörü olarak görev yapmama rağmen, hâlâ bu dili öğrenmeye ve öğretmeye duyduğum tutku kimilerince "tuhaf" hatta “anlaşılmaz” karşılanıyor. Bazıları bu durumu anlamamakta, bazıları ise "neden bu yaşında hâlâ Arapçayla uğraşıyorsun?" diye sormakta. Bu çabanın arkasındaki olması gerektiğine inandıkları dünyevi çıkarı öğrenmeye çalışmaktadırlar. Bu sorular karşısında kendimden ve gidişatımdan hiçbir şüphe duymamakla birlikte, yaptığım işin doğruluğuna olan inancımı sarsmaya çalışanlar da oluyor.

İsveç’de, tanımadığım, bilmediğim, internette dolaşırken Arapça öğrenim sitesine rastladığım kişinin hikâyesiyle öğrenince durumun çok farklı olduğunu yeniden kavradım.

Bir Müslüman İçin Arapçanın Anlamı

Arapça öğretim üyesi olmanın ötesinde, bir Müslüman olarak benim için Arapça ayrı bir değer ve anlam ifade ediyor. Çünkü Arapça:

  • Kur'an-ı Kerim'in dilidir ve İslam'ın kutsal metni bu dilde nazil olmuştur
  • İslami kaynakların dilidir - hadis külliyatından fıkıh kitaplarına, tefsirden tasavvuf eserlerine kadar hemen hemen bütün İslami literatür Arapça kaleme alınmıştır
  • Müslümanlar arası iletişimin ortak dilidir ve farklı ülkelerden Müslümanları birbirine bağlayan köprü görevi görür
  • İbadet dilimizdir - namazlarımızdan dualarımıza kadar günlük ibadetlerimizin ayrılmaz parçasıdır

Bu sebepler, her Müslüman tarafından bilinen ve kabul gören hususlardır. Arapça öğrenmenin gerekliliği, bir Müslüman için sadece akademik bir tercih değil, aynı zamanda manevi bir ihtiyaçtır.

İsviç'ten Gelen Şaşırtıcı İlham: Arabic.fi

İşte bu noktada, internette rastladığım bir site beni hem şaşırttı hem de derinden etkiledi: arabic.fi. Bu siteyi kuran kişi, Müslüman olup olmadığı bile belli olmayan bir İsveçli, ancak Arapçaya olan sevgisi ve tutkusu beni hayrete düşürdü. Arapçaya olan sevgisi benden de fazla görününen bu kişi sitesinde şöyle diyor:

"Easier to learn Arabic... learning Arabic is only fun and easy. I have built this website - Learn Arabic - to make it easier to learn Arabic."

“Arapça benim hayatım. Arapça öğrenmek yaptığım en iyi şey. Arapça sayesinde şiiri keşfettim. Doğru araçlara sahipseniz, Arapça öğrenmek eğlenceli ve kolay.”

Bu kişi, Arapçanın bir Müslüman için taşıdığı kutsal anlama sahip olmadığı halde, belki de pek çok Müslümandan daha fazla bu dile ilgi gösteriyor ve emek harcıyor. Sadece Arapçayı öğrenmekle kalmamış, aynı zamanda binlerce saat harcayarak 8.261 Arapça kelime, 2.625 cümle ve detaylı gramer açıklamalarıyla dolu, tamamen ücretsiz bir öğretim platformu, web sitesi hazırlamış.

Müslümandan Daha Fazla Tutku: Bir Paradoks mu?

Bu durumun hem güzelliği hem de şaşırtıcılığı şurada: Arapçayı "hayatım" diyecek kadar önemseyen bu kişi, muhtemelen Arapçanın manevi boyutunu yaşamıyor. O halde bu tutkusunun kaynağı nedir?

Bu soru, bize önemli bir gerçeği hatırlatıyor: Arapça o kadar zengin, güzel ve mükemmel bir dildir ki, sadece bilimsel ve estetik açıdan bile insanı büyüleyebiliyor. Bir İsveçli için sadece "dil" olan Arapça, bu denli tutku uyandırabiliyorsa, bizim için ne kadar daha değerli olmalı?

Neden Arapça Bu Kadar "Tuhaf" Karşılanıyor?

İşte bu noktada kendime şu soruyu sordum: Eğer bu İsveçli öğretmen İngilizce, Fransızca ya da Rusça için böyle bir site yapmış olsaydı, aynı tepkilerle karşılaşır mıydı? Muhtemelen hayır.

Peki neden Arapça farklı?

1. Önyargılar ve İdeolojik Yaklaşımlar

Ülkemizde Arapçaya karşı çeşitli ideolojik yaklaşımlar mevcut. Kimisi dini çağrışımlar nedeniyle mesafeli durur, kimisi de geçmişte yaşanan politik deneyimler sebebiyle olumsuz bakar. Oysa dil, bir iletişim aracıdır ve bilimsel bir disiplindir.

2. Zorluğun Getirdiği Önyargı

Arapça gerçekten zor bir dil. Ancak zorluğu onu öğrenmeye değer olmaktan çıkarmaz. Matematik zor diye matematiği terk etmiyoruz, müzik zor diye enstrüman öğrenmeyi bırakmıyoruz.

3. Akademik Saygınlık Algısı

Ne yazık ki bazı çevrelerde Arapça akademisyenliği diğer dil dalları kadar "prestijli" görülmüyor. Oysa Arapça, dünyada 400 milyondan fazla kişi tarafından konuşulan, zengin bir edebiyat ve kültür geleneğine sahip ana dillerden biri.

Arapçanın Objektif Güzelliği

İsviçre'deki bu öğretmenin yaklaşımı bana önemli bir gerçeği hatırlattı: Arapça sadece Müslümanlar için değil, objektif olarak da muhteşem bir dildir. Bu kişi hiçbir dini ya da kültürel bağı olmadan, sadece dilin güzelliği ve zenginliği için Arapçayı öğrenmiş ve öğretmeye adanmış.

Sitesinde geliştirdiği yöntemler, Arapça öğretiminde yenilikçi yaklaşımlar sunuyor:

  • Harfleri öğrenmeden okumaya başlama sistemi
  • Her kelimenin harflerine ayrılmış hali
  • Kelime kökleri ve kalıpları arasındaki bağlantılar
  • Cümle yapısının detaylı analizi

Bu yaklaşım, dilin sadece ezber değil, sistem olarak anlaşılması gerektiğini gösteriyor.

Sonuç: İki Kat Gurur Duyulacak Bir Tutku

Bir İsveçli öğretmenin Arapçaya gösterdiği bu özveri ve sevgi, bizlere çifte bir mesaj veriyor:

Birincisi: Dil öğrenmek ve öğretmek, kültürden, dinden ya da coğrafyadan bağımsız olarak insani bir tutkudur.

İkincisi: Eğer Arapçanın manevi boyutunu yaşamayan birisi bile bu dile bu kadar tutku duyabiliyorsa, bizim hem akademik hem de manevi nedenlerle beslenen sevgimiz ne kadar daha değerli ve haklıdır!

Arapça sevgimi "tuhaf" karşılayanların bilmesi gereken şu: Bu dil, sadece bizim için değil, dünyanın ortak mirasıdır. Ve herkes bu mirasa sahip çıkma hakkına sahiptir. Biz ise bu hakka ek olarak, manevi bir sorumluluğumuz da var.

İsviçre'den gelen bu örnek, hem akademisyen hem de Müslüman olarak Arapçaya duyduğum tutkumun ne kadar haklı ve değerli olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Artık kimsenin "neden hâlâ Arapçayla uğraşıyorsun?" sorusuna net bir cevabım var:

Çünkü Arapça, hem manevi hem akademik açıdan sevilmeyi hak eden muhteşem bir dildir. Ve bu sevgi, sınır tanımaz

Bu yazı, arabic.fi sitesinden ilham alınarak kaleme alınmıştır. Bu sitenin kurucusuna, Arapçanın evrensel değerini bizlere yeniden hatırlattığı için teşekkür ederiz

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum