Bu sefer ki saldırı Berkamen´de bulunan Milli Görüş´e bağlı Darul Erkam Camii´sine oldu. Camiyi benzin ile yakan kişiler bununlada yetinmeyip türklerin çoğunluk olarak bulunduğu Hubert Biernat Strasse’de bulunan binaların bodrum katına da benzin dökerek yaktılar.

Bu konu hakkında sizi Zaman gazetesi yazarı İsmail Kul´un yazısı ile başbaşa bırakıyorum…

Katilin kazanmaması için..

Norveç’teki saldırıyı konuşurken Almanya’da yine bir camiye saldırı oldu. Bergkamen’de İGMG’nin inşaat halindeki Darül Erkam camiine cumartesi gecesi kundaklama girişiminde bulunuldu. Buradan geçmiş olsun dileklerimizi iletelim. Ancak bu olanlar “Ne oluyor?” sorusunu gündeme getiriyor.  

Evet, ne oluyoruz?

Bu gelişmeler ne anlama geliyor?

Sanıyorum bu gelişmeler herkesin sırtına sorumluluk yüklüyor.

Olayları okurken soğukkanlılığımı ve sağduyuyu elden bırakmamak gerekir.

Her şeyden önce de işe gerçekleri olduğu gibi görmekle başlamak gerekiyor.

Norveç katili Breveik ve potansiyel Breveik adaylarının kazanmaması için bu gerekli.

* * *

Peki, nereden başlamalı?

Önce realiteyi olduğu gibi görmekte fayda var.

Bu güne kadar Henryk Broder gibi kişiler ne diyordu?

“Bütün Müslümanlar terörist değil, ama neredeyse bütün teröristler Müslüman.”

Peki Europol, yani Avrupa Polis Teşkilatı ne diyor?

Avrupa’da terör saldırılarının ezici büyük çoğunluğu ‘ayrılıkçı’ saldırılar.

2006’da toplam 498 saldırı olmuş, bunlardan 1’i İslamcı, 55’i solcu, 424’ü ayrılıkçı.

2007’deki 583 saldırıdan 4’ü İslamcı, 21’i solcu, 532’si ayrılıkçı.

2008’de 515 saldırıdan İslamcı yok, 28’i solcu, 397’si ayrılıkçı.

2009’daki 294 saldırıdan 1’i İslamcı, 40’ı solcu, 237’si ayrılıkçı.

Nihayet 2010’da 249 saldırıdan 3’ü İslamcı, 45’i solcu, 160’ı ayrılıkçı.

Eğer bu rakamlar yanlışsa Europol hesaba çekilmeli.

Yok, doğru ise, o zaman terörü Müslümanlar ile anmayı bırakıp gerçekleri olduğu gibi görmek lazım.

* * *

Ancak terör realitesini görmek tek başına yetmez.

Avrupa’da Müslümanların varlığından rahatsızlık duyan kesimlerin varlığını tartışmaya gerek yok.

Her şey apaçık ortada.

Bu kesimler modern çağın getirdiği çoğulculuğu kaldırmakta zorlanıyor.

Bunların korkularını hasıraltı etmek doğru olmaz.

Orada büyür, daha başka belaları getirirler.

Ama oy avcılığı veya başka sebeplerle onların peşinden gitmek de olmaz.

Onların peşinden gitmek ancak ve ancak bu kesimleri haklılık duygusunda güçlendirecektir.

Bize gerekli olan ise, kimseyi dışlamayan, bir bütünlük duygusuna hizmet edecek kapsayıcı bir politikadır.

* * *

Bir nokta daha var.

Müslümanların da karşısına artık kelek’leri, ateş’leri sürmekten vazgeçilmelidir.

Norveç katili Müslüman karşıtı çıktığından en azından bir süreliğine daha bu tiplerle karşılaşmayacağız demektir.

Ama sonrası için durum yine meçhul.

Eğer, önyargıları beslemek yerine gerçek manada birarada yaşama kültürü geliştirilmek isteniyorsa bu tipler kendi hallerine bırakılmalıdır.

Eğer bu süre içinde olgunlaşırlarsa ne ala.

Yok olgunlaşmaz çürürlerse yapacak fazla bir şey yok demektir.