Ehli Sünnet ve Cumhuri Ulemaya Aykırı Yeni Dinî Yorum Yapılamaz

İslâm'ın (1) inançlara, (2) ibadetlere, (3) farzlara, (4) haramlara, (5) nikaha ve talaka, (6) hadlere, (7) ahlaka dair kesin hükümleri tartışılamaz.

Cumhur-i ulema bu konularda ne demişse onların dediği, anlattığı, yorumu doğrudur.

İslâm'ın müttefakun aleyh (üzerinde ittifak edilmiş) hükümlerine aykırı ters, onlarla uyuşmayan yeni hükümler çıkartılamaz.

Dinde reform sapıklıktır.

Dinde yenilik sapıklıktır.

Dinde değişim sapıklıktır.

İslâm'ın koyusu, ılımlısı olmaz.

Zaruriyat-ı diniye aynen kabul edilecektir.

Şazz ictihadlar, şazz fetvalar ve görüşler esas alınamaz.

İslâm dininin anlaşılmasında, yorumunda Selef-i Sâlihîn esas alınır. Selef-i Sâlihîn (1) Ashab, (2) Tâbiîn ve (3) Tebe-i Tâbiîndir.

Peygamberimizin Sünneti bir tür vahiydir.Kur'ân "Peygamber kendi hevasından söylemez ve konuşmaz" buyuruyor.

Sünneti inkar eden kişi Peygamberi inkar etmiş olur.

Sünnet olmadan Kur'ân yorumlanamaz.

Kur'ânın mücmel (kısa, özet) geçtiği konular Sünnetin ışığında anlaşılır.

İlmî icazeti olmayan, İslâmî mânada din alimi ve fakih sıfatına sahip bulunmayan İlahiyatçılar ancak geleneksel Ehl-i Sünnet İslâmlığını okutup öğretebilir. Ehl-i Sünnet dairesinden çıkarlarsa bid'atçi, dall ve mudil olurlar, Din'e ve Ümmet'e zarar verirler.

İlahiyatçıların Ehl-i Sünnete, Cumhur-i ulemaya aykırı, ters, zıt, farklı bütün açıklamaları, iddiaları, anlatımları, yorumları bâtıldır, geçersizdir.

BOP'çular tarafından ortaya atılan ılımlı İslâm isteği yanlıştır.

Kabir hallerini, Münker ve Nekir meleklerini inkar eden ilahiyatçılar yanılıyor ve yanıltıyor.

İslâm'ın Allah katında tek hak ve geçerli din olduğu Kur'ânla, Sünnetle, icmâ-i ümmetle sabit bir gerçektir.Bunu inkar, red ve tekzib eden dinden çıkar.

Kur'ân öncelikle Ehl-i Kitab'ı, Yahudi ve Nasranîleri imana ve İslâm'a çağırmaktadır.

Tevhid inancı ile Teslis inancı birdir diyen kişi Müslümanlıktan çıkmış olur.

İslâm'ı ve Kur'ânı bozuk ve sapık Batı medeniyetine göre yorumlamak, ona uydurmaya yeltenmek çok büyük bir sapıklıktır.

Allahın inzal ettiği hükümleri beğenmeyen, onların değiştirilmesi gerekir diyenler Müslüman değildir.

Âhir zamanda İsa aleyhisselamın nüzul edeceği yüzden fazla hadisle sabittir. Bu konuda tevâtür beyyinesi vardır. İlmiyle âmil, takva ve vera sahibi, inançlarına uygun bir hayat süren rabbanî alimler Hz. İsa'nın nüzul edeceğini bildirmişler ve bunu inkar edenlerin (Resulullahı tekzib ettikleri için) dinden çıkmış olacaklarını söylemişlerdir.

İcazetli ulema, fukaha, müfessirler, muhaddisler Resul-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya Efendimize nuranî silsilelerle bağlı olup onun bir nev'i vekilleri, vârisleri ve halifeleridir. Müslümanlar Yüce İslâm dinini onlardan öğrenmelidir.

Müctehidlik rütbe ve derecesinde olmayan kimselerin kendi nefs ve hevalarıyla ictihad yapmaları bâtıldır.

Yüce Kur'ân re'y ve heva ile tefsir edilemez.

Çağlar, medeniyetler eskir; Kur'ân ve İslâm eskimez.

Bazı ilahiyatçılar namaz bile kılmıyor. Onların İslâm'a ve Kur'âna yeni ve değişik yorumlar getirmelerine gülünür ve acınır.

Bütün küfür ve dalalet dünyası İslâm'ı ve Kur'ânı tahrif etmek için bin türlü şeytanî hileye başvurmaktadır.

Sünnet düşmanlığı yapan kişinin küfre düşmüş olmasından korkulur.

Müslümanların temel vazifelerinden biri de İslâm'ı çağa ve kendilerine uydurmak değil, kendilerini ve çağı İslâm'a uydurmaktır.

Reformcu, yenilikçi, değişimci, Fazlurrahmancı, Afganîci, Abduhçu, Reşid Rızacı İlahiyatçılara inanmayınız, kanmayınız.

Ashab-ı Güzinin,

Tâbiînin,

Tebe-i Tâbiînin,

Selef-i Sâlihînin,

Eimme-i müctehidînin,

İcazetli ulema ve fukahanın,

Ehl-i Beyt-i Mustafanın,

Kamil mürşidlerin,

Evliyaullahın,

Muhlis ve takvalı âlimlerin,

Sülehânın, Cumhur-i ulemanın,

Gazalîlerin, Abdülkadir Geylanîlerin, İmamı Rabbanîlerin ve benzeri büyük ulema, fukaha ve mürşidlerin...

Yolundan, izinden gidiniz.

Onlar Allah'ın ayetlerini ucuza veya pahalıya satmadılar.

Onlar telif ücreti almadan kitap yazdılar.

Onların bazısı Şeriat uğrunda baş verdi, idam sehpalarında sallandı.

Onlar zalimlere boyun eğmedi.

Onlar güçlerinin yettiği kadar mârufla emr ettiler, münkerden alıkoydular.

OnlarResulün askerleri gibi çalıştılar.

Onlar kafirlere benzemediler.

Onlar din sömürüsü yapmadılar.

Cumhur-i ulemanın yolundan ayrılan şeytanın maskarası olur, bid'atlere saplanır, hafazanallah imanını yitirebilir.

Mevlasını arayan Mevlayı bulur, belasını arayan belasını bulur.

* (İkinci yazı)

Anayasa Tümden Değiştirilmelidir

Askerî vesayet Anayasasının bazı maddelerinin değiştirilip sivilleştirilmesi asla yeterli değildir.

Yapılması gereken: Bu Anayasanın tamamının kaldırılıp yerine Türkiyeye uygun liberal ve yüzde yüz sivil demokratik bir Anayasa hazırlayıp uygulamaktır.

Mevcut Anayasa vesayetçidir, bir resmî ideoloji Anayasasıdır, çoğunluğun ayağında bir bukağıdır.

İnsan haklarına, millî kimlik ve kültüre aykırı tabularla, yasaklarla, zorlamalarla doludur.

Mevcut Anayasaya göre bazı kanunların değiştirilmesi bile istenemez.

Mesela şu meşhur ve mahud Şapka Kanunu. Kanun artık uygulanmıyor, halk ve idareciler şapka giymiyor, şapka terk edilmiş ama Anayasa bu kanunun değiştirilmesi, kaldırılması teklif bile edilemez diyor. Böyle bir Anayasa hayattan, realiteden kopuk değil midir?

Mevcut Anayasa Türkiyenin ilerlemesine, hürleşmesine, yükselmesine engel olmaktadır.

Yeni yapılacak Anayasada öncelikle Müslüman çoğunluğuntemel hakları ve hürriyetleri garanti altına alınmalıdır.

Aynı zamanda başka dinlere de tam bir hürriyet verilmelidir.

Yeni Anayasada çoğunluğun kültürel hakları, bu meyanda yazı-alfabe, giyim kuşam, serpuş ile haklar ve hürriyetler sağlanmalıdır.

Türkiye Müslümanları İngilterede yaşayanMüslümanlar kadar hür ve serbest olmalıdır.

Bugünkü Anayasada değişiklik yapılması elbette iyidir ama kesinlikle yeterli değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar