Hem mutaassıp, hem vatansever hem de sosyal demokrat bir portre...

Türkiye'de her söyleneni ve her yapılanı ciddiye aldığınız takdirde, hayatınız çok zorlaşır.
Hele bunları bir de yorumlamaya kalkışırsanız, işin içinden çıkmak imkansız hale gelir.
Buna son örnek "Çarşaflı kadınlar" ın CHP'ye katılması dolayısıyla, Genel Başkan Deniz Baykal'ın söylediği sözlerden ve bunlara karşı seslendirilen tepkilerden verilebilir.
Baykal'ın bu konudaki bazı cümlelerini alıntılayalım:
- Çarşaflılar ikiye ayrılır: İçi aydınlık olanlar, olmayanlar. Çarşaflıların içinde de aydınlık düşünceler bulunabilir.
- Hepimiz kardeşiz, eşitiz. Kimse kimseye üstün değil. Siyaseti inanç, mezhep, memleket işiyle hiçbir şekilde karıştırmayacağız.
- Mutaassıpsa mutaassıp, sana ne! Senin gibi liberal olacağına, vatanını milletini seven onun gibi mutaassıp olsun.
- Yasalara uygun yaşayan her insan, kılığı kıyafeti, kültürü, inancı, mezhebi, yaşam biçimi ne olursa olursun başımızla beraber elbette CHP'de yeri vardır.
- Gördüğüm manzara fevkalade kıvanç verici bir manzara. Kendi gerçeklerini yaşıyorlar ama içlerinde bir yürek var.
- Lütfen siyaseti artık yukarıya çekelim, kimseyi kılığı kıyafeti ile yargılamayalım, herkes eşittir. Bu insanlar bir tuzağı, oyunu bozdu, bir kuşatmayı kırdı.

Ciddiye almalı mı?
Bunlar gerçekten doğru düşünceleri yansıtan sözler.
Ama bunları Baykal söylediği için bazıları yadırgıyor.
Çünkü alışılmış Baykal yaklaşımına göre "Çarşaflılar ikiye ayrılır: Kara çarşaflılar, yeşil çarşaflılar" söylemi daha uygun düşerdi.
Bu sözler alışılmış Baykal'dan başka bir Baykal'ı sahnelediği için bazıları ciddiye de almıyor bunları. "Mutaassıp vatansever" bir Baykal portresi, doğal olarak yadırganıyor.
Nitekim Hasan Cemal dünkü Milliyet'te Baykal'ın bu sözlerini şöyle değerlendirmişti:
- Kağıt üstünde doğru sözler. Ama ya inandırıcılık?.. Burada durmak lazım. Çünkü siyasal inandırıcılık açısından Baykal'ın sicili parlak değildir. Seçimler yaklaşıyor. Daha dün üniversitede türbanın serbest bırakılmasına karşı çıkan, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararını sahiplenen Baykal türbanlılarla, kara çarşaflılarla parti gösterisi yapıyor. "Örtülü kadınlarımız zincirlerini kırıyor!" gibisinden hayli radikal bir slogan atabiliyor. İnandırıcı olabiliyor mu? Hatta göz boyayabildiği söylenebilir mi? Sanmıyorum.
Radikal yazarı Murat Yetkin ise Baykal'ın davranışını ciddiye almaktan öteye, bundan sonra neler olabileceğine dönük ihtimalleri de şöyle değerlendirmişti:

Tutarlılık meselesi
- Hayrünnisa Hanım türbanlı diye Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığını, artı Meclis'teki Cumhuriyet törenleri dahil boykot eden Baykal'ın "Lütfen siyaseti artık yukarı çekelim, siyaseti kılık kıyafetin bir parçası, uzantısı görmeyelim" demesi elbette ezber bozucu ve şaşırtıcıdır... Baykal'ın parti rozeti takıp birlikte poz verdiği hanım, yasal hakkını talep edip parti kurullarında görev almak, ya da diyelim milletvekili adayı olmak isterse Baykal ne yapacak? CHP'nin taze türbanlı ve çarşaflı üyeleri, örneğin türbanlı kızlarının üniversiteye girememe sorununa Baykal'ın sahip çıkmasını isterlerse ne yanıt alacaklar?
Yine de Baykal'a yönelik eleştiriler Başbakan Erdoğan'a dönük eleştirilerden daha ılımlı.
Mesela henüz kimse Baykal'a "Nur Serter gibi yola çıktın sonunda Merve Kavakçı gibi oldun" içerikli bir eleştiri yöneltmedi.

Önceki ve Sonraki Yazılar