Heybeliada Ruhban Okulu açılırsa...

“İktidarda bizden (Müslüman) olanlar var, herşey güzel olacak, geleceğimiz pespembe...” Ne kadar gerçek dışı ve gerekçesiz bir iddiadır bu. Müneccim misin be adam? Müneccimsen bile, acemi veya “sallayan” takımından olmalısın..

Eski çağlarda bazı akıllı kâhinler geleceği oldukça güzel tahmin ederlermiş. Modern çağda da onların yerine, Batı’da “futurist”ler var... Yani “gelecek araştırmacıları”. Trendleri takip eder, gelecek için hesaplar yapar, tahminlerde bulunurlar. Kaleme aldıkları eserlerinden ün yapmış birkaçını sayayım: Megatrends 2000, Medeniyetler Çatışması, Tarihin Sonu. Onların metodu eldeki bilgilerle geleceği tahmindir.

     Geleceğimizin berbat göründüğüne bürhan teşkil eden binlerce hadise varken benden nasıl iyimserlik beklersiniz? Buna iyimserlik değil, hayalperestlik denilir...

     Geçen gün akraba meclisinde tartıştık... Öfkelendikçe öfkelendim, kálp kıracak kadar kızdım... Anlamamakta ısrar ediyordu, çünkü anlasa huzuru kaçacak... Yazılarıma da bu yüzden gelen çok tenkid var. Birilerinin huzuru kaçmasın, onlar pembe rü’yâlar görmeye devam etsinler diye hakikati gizleyecek değilim. Kimse kusura bakmasın, dokuz köyden kovulsak, yine Allah için doğru bildiklerimizi anlatacağız...

     Uzmanlar feryad ü figan ile ilân ediyor. İstanbul için büyük bir deprem bekleniyor. Yetkililer, şehrin güvenliğinden mesul makamlar ceset torbası yığmaktan başka birşey yapmıyorlar. Bunları huzurumuz kaçmasın diye gizleyelim mi? İtalyan başbakanı Berlusconi, kendilerine gelen bilgileri gizledi “Deprem olmayacak” dedi... Sonra ne oldu? 300’e yakın ölü...

     Bazıları Mehmet Şevket Eygi üstada benzediğimi söylüyor. Bu bir iltifatsa dozu haddinden fazla... Eski tâbirle, onun eline su dökecek seviyede değilim. Yok iltifat olarak değil, Eygi üstadın üslûp ve ele aldığı konulardan şikayetçi olanlar söylüyor, bu yönden ona benzetiyorlarsa; hiç gocunmam, “keşke benzeyebilsem” derim...

     Bazıları da “biraz kibirlisin” diyorlar. Muhafazallah... Kibir insanın kendine tapmasına (kâfirleşmeye) kadar giden son derece tehlikeli bir huy, bir halet-i ruhiye... Nefsi te'lih etmenin (ilâhlaştırmanın) hükmü bellidir. Böylesi bir yönümüz varsa Allah tez zamanda gidersin, bizi iyiliklerle terbiye eylesin. Aksi halde birgün burnumuz sürter de öyle mütevazı oluruz...

     Obama “Heybeliada’daki Rum Ortodoks Ruhban mektebini açarsanız iyi olur” meâlinde sözler etti. Diplomatik lisanla yapılan bazı ricalar yerine göre emir telâkkî edilir... Kim yahut kimler tarafından? Mádunlar tarafından... Mádun, ast, rütbece veya kıdemce küçük olan, birinin (veya birilerinin) emri altında olan demektir... Ankara ricali bu tavsiye mahiyetindeki emirlere “başüstüne” dediler. Zira onlar kendilerini mádun olarak görüyorlar!

     Üçbuçuk milyonluk İsrail mádun olmayı kabul etmez. Dünyanın hiçbir şahsiyetli ülke ve devleti birilerinin mádunu konumunda olmayı hazmedemez, uzun süre kabullenemez. Japonlara bakın. 1945’de ABD onlara tam bir soykırım uyguladı. II. Cihan Harbi’ni atom bombalarıyla bitirdiler. Japonlar Amerika’dan bunun intikamını almayacak, yankilerin yaptıkları yanlarına kâr kalacak mı sanıyorsunuz? İşte buraya yazıyorum: Japonya giderek güçleniyor ve yakın gelecekte ABD’yi mahvedecektir...

     Eygi üstad; “Heybeliada ruhban mektebi açılırsa... Müslümanlara da, yüzde yüz hür ve bağımsız kendi okullarını, medreselerini açmak hürriyeti verilmelidir...” diyordu. Hak ve hukukumuzu korumak, Müslümanlar olarak en azından bu kadarlık hürriyet, eşitlik istemek zorundayız...

     “İktidarda bizden (Müslüman) olanlar var, herşey güzel olacak, geleceğimiz pespembe...” Bu tür yaklaşımlara neden şiddetli tepki verdiğimi biraz olsun anlatabildim mi acaba? Gözümüzün içine baka baka Ruhban Okulunu açacak bu bizden olan iktidar... Bu uykuları kaçırması gereken bir kâbustur. Tabiî, hamiyyet, haysiyet ve mefkûre sahibi olanlara...

     Bazıları bu devleti maalesef ABD’den mádun olarak görüyorlar! Bu onlara miras kalmış olan bir gelenek aslında. İlk on yıl sonrası Türkiye Cumhuriyeti haricî siyasetinde politika, mádunluk eksenlidir...

     Evet, Eygi üstadın dediği gibi, eşitlikse biz Müslümanlar da bu eşitlikten yararlanmak istiyoruz. “Masonlar çok eşit, Müslümanlar az eşit. Böyle eşitlik olmaz olsun. (...) Biz Müslümanlar kimseden lütuf istemiyoruz. Haklarımızı istiyoruz...” 12 Nisan 2009 Pazar

     aherkalem@gmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum