Perihan Mağden’in sivri dilini özledim!

Siz kendi kendinize güler misiniz?   Ben gülerim.
Bazen kıkır kıkır, bazen kahkahayla gülerim, seyrek de olsa.
Geçenlerde Perihan Mağden’in şu sözlerini okuyunca, yine kendi başıma kıkırdamaya başladım:
“Çok büyük bir vitrin yapılsa, bütün sit-com gazetecileri Taksim’de cam bir mekanın içinde birlikte yaşasa, onları tuvaletlerini yaparken, çiftleşirken seyretsek, onlar da rahatlayacak, biz de!” (*)
Perihan Mağden böyledir.
Sivri dillidir.
Kolay değildir sivri dilli olmak, her benim diyen sivri dilli olamaz.
Üç kez hapis cezası almış Perihan Mağden.
Kimselerin haberi yok.
Diyor ki:
“Ne haberim yapılır, ne mahkememe gelinir.”
Perihan Mağden’in bu sözü içimi acıttı.
Anlatıyor:
“En son arka arkaya üç hapis cezası aldım. Ozan Arif ve İsmail Türüt‘e hakaret etmek suçum. Ama ne haberim yapılır, ne mahkememe insan gelir... Üç hapis cezası almam o kadar önemli değil belki, ertelendi, para cezasına çevrildi.
Zaten alıştım artık.
Ama bir yandan da çok ciddi bir durum bu. İsmail Türüt ile Ozan Arif’e, ‘Büyük faşist Ozanbeyin, Ozan Arif yazıyor, İsmail Türüt okuyor’ dediğim için ceza aldım.
Bu müthiş bir haksızlık.
Sen Hrant Dink’i öldüren katil yavrularına methiyeler düzüyorsun:
             
Fatihalar Yasinler
Bitmez Karadeniz’de
Ogün öyle desinler
Bugün böyle desinler.
Bu sözlerle katillere methiyeler düzüyorsun, televizyonlar kliplerini yayınlıyor, bense bunların nazik ruhlarını yaraladığım için üç tane hapis cezası alıyorum.” (**)
Yargımız böyle.
Baskın Oran Hoca’ya satılmış iftirasını açıkça atanı beraat ettirebiliyor. Kararın gerekçesine, Hoca’nın 1915’le, Ermeni meselesiyle ilgisini özellikle not düşebiliyor.
Perihan Mağden’i de, Hrant Dink’in katillerine methiye düzenleri eleştirdiği için hapse mahkum edebiliyor.
Üstelik kimsecikler uğramıyor Perihan’ın mahkemesine, hapis cezaları haber bile olmuyor.
Hoyrat bir memlekette yaşıyoruz. Hüzün ve acı bir türlü yakamızı bırakmıyor.
Perihan Mağden’in şu sözlerinin de altını çiziyorum:
“Vicdanı ret bir insan hakkıdır’ diye bir yazı yazmıştım. Kemal Kerinçsiz, Sevgi Erenol, Oktay Yıldırım benim vicdani ret mahkememi bastılar. Ergenekon soruşturması nasıl başladı? Oktay Yıldırım’ın Ümraniye’deki gecekondusunun basılıp bomba bulunmasıyla başladı. Üçü Cumhuriyet gazetesine gitmiş lokum paketlerinin...
Benim mahkememe protesto için gelen adamın evinde bulunan bombalarla başlayan bir Ergenekon fenomeni varsa, nasıl taraf olmayayım?” (***)
Taraf olmak...
Kolay değil, hele Türkiye gibi netameli bir ülkede. Ucunda tehdit var, baskı var, mahkeme var, hapis var, hatta ölüm olabilir.
Ama yine de taraf olmak!
Demokrasi için, hukukun üstünlüğü için, insan hakları için taraf olmaya devam etmek...
Perihan Mağden bunu yapıyor, sivri diliyle...
Onun sivri dilini özlemişim, yeni romanı Ali ve Ramazan’la sahneye çıkınca fark ettim.
İyi pazarlar Perihan Mağden!
 

Önceki ve Sonraki Yazılar