Solcular neden başörtüsüne sahip çıkmıyor?

Sınıflar arası antagonizmi/uzlaşmazlığı ortadan kaldırmak, burjuvazinin varlığıyla toplum varlığının birbirleriyle bağdaşmadığı gerçeğinden yola çıkarak ekonomik, sosyal ve siyasal eşitsizlikleri yok etmek, en zor koşullarda varlığını sürdürmeye mahkûm bırakılmış proletaryanın üzerinden zenginlik elde etmeye şiddetle karşı, ekmeğin adil paylaşımını savunan, barış, kardeşlik, eşitlik ve adalet gibi kavramları içselleştiren ve bu kavramlarla yola çıkan aynı zamanda anti-kapitalist, anti-emperyalist bir ideoloji durumunda olan sol’un günümüz Türkiye’sinde bulduğu karşılık nedir acaba!


Burada solun tarihsel serüvenini uzun uzadıya anlatmak gereği duymuyorum. Birlikte yaşadığımız bu topraklarda bizimle ilgili olanı, solun son zamanlarda bizi doğrudan etkileyen,yanıltan, çelişik söylemlerini kısaca eleştireceğiz..

Ülkemizde solun anlaşılmaz bir biçimde karakter değiştirdiğine şahit olmaktayız. Solun ekmekten, halktan, garibandan, köylüden, ezilmişten, emekten, hakkı elinden alınandan yana bir politik söylem geliştirmesi beklenirken, elit bir kesimin çıkarlarına alet olması, laiklik mitinglerinde başörtüsü karşıtı sloganlarıyla boy göstermesi gerçekten anlaşılır gibi değildi. Aynı zamanda milliyetçi ve ulusalcı bir çizgide işlev görmeye başlaması, laiklik adına seçkinci bir kesime dâhil olup genel görüntü itibariyle mitinglerde ortaya koyduğu tabloyla da Türkiye’deki solcular adına hiçte umut verici bir aşamada olmadığı ortadadır. Hatırlarsanız mitinglere katılanlar gayet şık giyimli, makyajlı, dışarıdan bakan birisi için gayet zengin görünümlü bir tabakadan oluşmaktadır. İçlerinde hadisenin vahametine binaen tarlasında çapalama işini yarım bırakıp gelmiş eli yüzü toprak içinde köylü bir tane amca ya da teyze yoktu!

Ülkemizde sol adına gerek CHP gerekse ona bağlı sol sendikaların gerçek anlamda solculuk yapmadıkları ortadadır. İktidara karşı gerçek bir “sol” muhalefet dilini daha henüz geliştiremediler. Örneğin CHP ve KESK yıllardır sol muhalefet adına İmam Hatip Liselerini ve başörtülü kızları dillerine dolamaktadır. Hâlbuki İmam Hatip Lisesinde okuyan çocukların yüzde 90’nı; tarlasında çift süren, dağda zeytin toplayan, fakir, emekçi, ezilen köylü anne ve babaların çocuklarıdır. Diğer taraftan laiklik adına karşı çıktıkları başörtülü kızlar ise öğrenimlerini yurtdışında yapamayacak kadar yoksul kız çocuklarıdır. Onlarında babaları ağır koşullar altında çalışan, yoksul, emekçi, köylü ve işçilerden oluşmaktadır. Bir solcu hiç değilse bu yönünü açığa çıkartarak bu tür haksızlıklara ve olumsuzluklara dur diyebilmelidir.
Fakirliğin, yoksulluğun, emeğin dini imanı mı olur?

Türkiye’de üniversiteye giremeyen başörtülü bir kızın demek ki yurtdışında okuyacak kadar parası yok ve bu kız bu ülkede okuyarak fakir ve yoksulluk içinde kıvranan üstelik hiçbir sağlık sigortası bulunmayan ailesine yardımcı olmak istiyor. Ülkemiz solu bu kızları sahipleneceğine, öğrenim haklarını sonuna kadar savunacağına “laiklik elden gidiyor!” diye bağırıyor. Cumhuriyetin elden gideceğine inanıyor! Bu fakir, yoksul ailelerin başörtülü çocuklarının arkasında “dış mihraklar” var diyor! Bunun için meydanlarda TV patronlarıyla birlikte eylem yapıyorlar! Halkı bilinçsiz buluyorlar ama yoksul bulmuyorlar çünkü kendileri yoksul değil.

Sol bu tutumunu ve zihniyetini değiştirip yapacaksa eğer köylüden, garibandan yana solculuk yapmak zorundadır. Bugün başörtüsü haksızlığı, solun gerçek muhalefetiyle şimdiye kadar ortadan kalkmış olmalıydı.Ama bu solcular nüfuzlu kimliklerinden vazgeçmeye niyetleri yok gibi..


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum