Pardon göreviniz neydi?

Bazen tekrar gibi oluyor ama araya değişik bir şeyler de koymaya çalışırım.
Çok uzak tarihlere gitmeyelim.
Bildiğiniz gibi, memlekette "Susurlukçu" nam kadrolara arka ve sahip çıkan da olmuştu...
"Ergenekon" nam kadro ve zanlılara da.
Daha tuhafı da olmuştu...
"İdeolojik öncelikler" farklı gibi görünse de, aslında birbirinin uzantısı olan bu yapılanmalardan "Susurluk"a sahip çıkıp "Ergenekon" karşısında "muhalif, demokrat, derin devlet karşıtı" olan da var...
"Ergenekon" un duygusal ve fikri yakınına düşmüş "Susurluk karşıtı" da.
Her ikisine karşı olanlar da var mutlaka, ama bu zaten dümdüz bir çizgi. Renksiz!
Bu yazı itibariyle size aktaracağım esas şaşkınlığım şu:
Zaten savunanlar, sahip çıkanlar bir yana da...
Eleştirirken, hatta deşerken bir yandan, bir yandan da "siyasi sorumluluklar"ı unutan, unutturan bir "hafıza canlandırma faaliyeti" inanılmaz.
"Karanlık dönemler" in kapkara cinayetleri üstünde dururken dahi, o dönemlere "hükümet" edenlerin kulağını çınlatmayan bir "demokratlık" türü inanılmaz ötesi.

Elden ele
Çok basit bir şey yapacağım, hatıraları hatırlatacağım:
Zaten "adam ve çocuk asma, siyaseti gebertme, vatandaşı bağlama, cezaevlerini işkence cehennemi kılma, hakkı hukuku kazıma" ameliyesi olan 12 Eylül askeri darbesinin "Ekonomiden sorumlu bakanı" "liberal" Turgut Özal'dı.
Özal, "Evren'e rağmen" deniyor ya, "dört eğilim"le sonradan seçim kazanıp başbakan olduğunda "derin devlet kadroları"nı 12 Eylül'den devraldı.
"Susurluk kadroları" oluşurken...
İki dönem Özal başbakan, o cumhurbaşkanı olunca da, Akbulut ve Yılmaz başbakandı.
Sonra... Demirel başbakan oldu. Bugün CHP kadrolarının önemli bölümü o dönem SHP olarak koalisyon ortağıydı.
Sonra... Çiller başbakan oldu. "Susurluk cinayetleri, suikastları, faili meçhulleri" gemi azıya aldı. İktidarda "liberal" DYP vardı. Ve şimdi CHP adayı olan Karayalçın' ın liderliğinde yine (CHP'li) SHP'liler o irinli dönemin siyasi ortaklarıydı. "Çiller'in kadroları"nın çoğu "Özal'dan (ve 12 Eylül karanlıklarından) miras"tı.
Tam üç tane "Çiller Hükümeti" kuruldu.
Sonuncusunda, koalisyon ortağı Deniz Baykal'dı.
Araya "12 Eylül ve Susurluk kadroları"nın dağıldığı iki partinin, tekelci büyük medya ile tekelci büyük sermaye tarafından montajlanmış nafile koalisyonu girdi ve çöktü.
Sonra "Erbakan Hükümeti" kuruldu.
Ortağı, tüm "Susurluk ekibi"yle Çiller ve DYP idi.
Unutmuşuz değil mi?
"Erbakan'ın kadroları"nın bir bölümü de, sonra "AKP kadroları"nı oluşturanlardı.
Mesela, 28 Şubat'ta dönemin Genelkurmay'ı "kızım sana irtica diyorum, gelinim sen Susurluk'un daha fazla deşilmemesi anla" diyerek iktidar devirene kadar...
"Susurluklu Çiller"in ortak olduğu hükümetin sözcüsü bugünün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'dü.
Bugünün başbakanı o gün henüz "İstanbullu" idi; lakin bugün hükümetinde olan kimi isimler o günlerde kimlerdi?
"AKP'li" Abdülkadir Aksu, Cemil Çiçek 12 Eylül sonrasının ANAP hükümetlerinin de demirbaşlarıydı. "Çiller'e miras" kalmadan önce "kimi Susurluk ismi" nin de amiri. Aksu, zaten Emniyet'ten ve valilikten geliyordu. ANAP'tan "Susurluklu DYP" nin ortağı Refah Partisi'ne geçmişti,
Bugünün Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, 12 Eylül öncesi en kanlı yıllarda Emniyet Genel Müdürü, Ankara Valisi idi. 1988'de ise İçişleri Müsteşarı.

Yolcu yolunda
"Derin devlet" adı ile anılan yapılar, "devlet içinde"dir.
"Yoldan çıkan" olabilir ama onları "yola çıkaran" siyasi, askeri, bürokratik sorumlular vardır. Bir de onlara göz yuman veyahut dokunmamış olanlar.
Ve yukarıda hatırladığımız gibi, hükümetler bir yana, "devlette devamlılık" vardır.
"Siyasi sorumlular"ın kulağını hiç çınlatmadan "derin devlet sorgulaması" biraz şaşı bir bakıştır, tuhaf iştir!

Önceki ve Sonraki Yazılar